Deprem Bölgesinden Dönen Sağlık Ekibimiz ve Hasar Tespit Ekibimiz Senatomuza Konuk Oldu


Depremin merkez üssü Pazarcık’ta sağlık hizmeti veren Tıp Fakültesi Hastanesi ekibi ile Hatay’da hasar tespit çalışmaları yapan Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi ekibi Üniversitemiz Senatosuna konuk oldu.  

Ekiplerimizin deprem bölgesinde yaptığı çalışmalarını anlattığı, tespit ve gözlemlerini paylaştığı Senato toplantısına Rektörümüz Prof. Dr. Ersan Aslan, Rektör Yardımcılarımız Prof. Dr. Mehmet Başalan ve Prof. Dr. Erol Yılmaz, Genel Sekreterimiz Dr. Öğr. Üyesi Şevket Evci, Pazarcık’ta sağlık hizmeti veren Tıp Fakültesi Hastanesi Baş Hekimi Prof. Dr. Turgut Deniz ve Tıp Fakültesi Hastanesi personelimiz, deprem bölgesinde hasar  tespit  çalışmaları yapan Mühendislik ve Mimarlık Fakültemiz Öğretim Elemanları Prof. Dr. Orhan Doğan, Prof. Dr. İlhami Demir,  Prof. Dr. İlker Kalkan, Doç. Dr. Özer Sevim, Dr. Öğr. Üyesi Saruhan Kartal ve Arş. Gör. Orhan Gazi Odacıoğlu, şoförlerimiz Mustafa Varsak, Recep Kaplan ve Yakup Algül ile senato üyelerimiz katıldı.

Hekim ve yardımcı sağlık personelinden oluşan ekibi ile sağlık hizmeti vermek üzere Pazarcık’a giden Üniversitemiz Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Turgut Deniz, “Öncelikle bu gibi afet durumlarında erken ve hızlı müdahale yapmamız gerektiği için Rektörümüze sağlık ekibi olarak deprem bölgesinde hizmet vermeye hazır olduğumuzu ilettik. İlk depremin ardından deprem bölgesinde neler yapabileceğimizi görüşmek üzere İl Sağlık Müdürlüğü ile iletişime geçerek, gönüllü olan personelimizin kişisel bilgilerini verdik. Rektörümüz Prof. Dr. Ersan Aslan’ın Pazarcık’ta koordinatörlük görevini yapan Valimiz Bülent Tekbıyıkoğlu ile görüşmesi sonrasında ben ve Dr. Öğr. Üyesi Buğra İlhan’dan oluşan 2 hekim ve afet yardım sürecinde gereksinim duyulacak niteliklere sahip 11 yardımcı sağlık personelimizle Pazarcık ilçesine gittik. Beraberimizde ilaç ve tıbbi malzemelerin yanı sıra sosyal yardım malzemeleri de götürdük. Pazarcık’a ulaşır ulaşmaz hastanenin sorumlu yöneticileri eşliğinde alanı inceledik. Bizim ekibimiz dışında UMKE ekibi, gönüllüler ve Pazarcık Devlet Hastanesi’nin kendi ekibi alanda hizmet vermekteydi. Tıbbi bakım hizmetinin hızlıca kurulmuş birkaç çadırda birbirinden ayrı olarak verildiğini tespit ettik. Sahada çalışan ekiplerle hızlı bir şekilde koordine olarak hastane bahçesinde bir bütün olarak hizmet verebilecek sahra hastanesini organize ettik. Sonrasında bu alanda tüm tıbbi hizmetlerin verilmesini sağladık. Günlük yaklaşık 200-250 hasta başvurusu oluyordu. Kullanmakta olduğu kronik ilaçları göçük altında kalan vatandaşlarımız da başvuruyordu. Depremde eczaneler de hasar gördüğü ve kapalı olduğu için hastane dışında ilaç temin etme imkânı yoktu. Bu sebeple hastalara ve vatandaşlara beraberimizde götürdüğümüz ilaçları verdik. Hızlı tükenen ve ihtiyaç duyduğumuz ilaç ve tıbbi malzemeler ile ilgili Tıp Fakültesi Hastanemiz ile koordinasyon halindeydik. Diğer ihtiyaçlarımız Pazarcık kriz koordinasyon merkezi tarafından hızlı bir şekilde giderildi. Isınma, barınma ve teknik problemlerin önemli bir kısmının hızlı bir şekilde çözümü sağlandı. Tıbbi hizmetlerin tek elden organize edilmesinin ve birbiriyle koordine bir ekip halinde çalışmanın avantajını yaşadık’ dedi. 

Prof. Dr. Deniz, 5 gün boyunca sahra hastanesinde hizmet verdikten sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri tarafından hastane binasının hafif hasarlı olduğu ve hizmet verilebileceğinin tarafına söylendiğini, ardından daha kaliteli hizmet verebilmek için hastaneye geçtiklerini ve bu aşamada Üniversitemiz Tıp Fakültesi Hastanesinden bölgede başvuran hasta karakteristiğine göre belirlenen branşlarda 10 hekim ve 5 yardımcı sağlık personelinin daha kendilerine katıldığını söyledi. Farklı branşlardan hekimlerin ve sağlık personelinin koordinasyonu sağlanmış bir çalışma ortamına dâhil olunca daha etkin ve kaliteli bir sağlık hizmeti verebilme şansına kavuştuklarını ifade eden Prof. Dr. Turgut Deniz, çadır hastanesinde şartlar kısıtlı olduğu için hastaların çoğunlukla başka illere sevk edildiğini, bu durumun hem kendilerinin hem de 112 acil sağlık hizmetlerinin iş yükünü ciddi anlamda artırdığını belirtti. Ayrıca sevk edilen hastalarla ilgili farklı sosyal problemler yaşanabildiğini vurgulayan Prof. Dr. Deniz ‘Hastaneye geçtikten sonra hasta bakım kalitemizin de artmasıyla başka illere sevk edilen hasta sayısını ciddi anlamda azalttık. Her geçen gün hasta bakım kalitemizle birlikte hasta başvuru sayılarımız da arttı. Göçük altında kalan hastalarımıza ek olarak kronik rahatsızlıkları olan hastalarımız da vardı. Örneğin acil diyalize girmesi gereken komada olan bir hastamız vardı. Ekibimizde bulunan ve diyaliz sertifikası olan bir hemşiremizle beraber hızlıca hastamızı diyalize aldık. Hastamız gayet güzel bir şekilde kendini toparladı. Hastane binasında çatlamış duvarları görsek de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın raporlarına itimat ederek çalışmalarımızı sürdürdük. Depremi yaşamanın verdiği psikolojik etkiyle hastanenin belli alanlarına girmekten çekinen hastane personeline eşlik ettik. Yavaş yavaş bu psikolojiyi aşmalarına yardımcı olmaya çalıştık. 10 gün kadar ekip olarak Pazarcık’ta hizmet verdik. Hastalarımızın tedavisini ve gözlemini yaptık sonrasında ilaçlarını verdik. Tıbbi hizmetlerin yanında sosyal yardımlarda da bulunmaya çalıştık. Çocukların mama, biberon, kıyafet ve ayakkabı gibi ihtiyaçlarını gidermeye çalıştık. Zamanla hastane bahçesine konteyner bir eczane kuruldu ve ilaçlar bu konteyner eczaneden de alınabilmeye başlandı. Tüm ekibimiz ihtiyaç duyulan her durumda üstün özveriyle çalışmalarını yaptılar. Süreç içerisinde Sağlık Bakanlığından koordinatör hastane başhekimi, hastane müdürü ve başhemşire görevlendirmeleri yapıldı. 27 yıldır görev yapan bir hekim olarak sistemin koordineli bir şeklide bu kadar hızlı işlediği bir döneme şahit olmadım. Güzel anılarımız oldu. Sıcak ve samimi arkadaşlıklar kurduk. Ayrılırken arkamızdan su döktüler. İhtiyaç durumunda Kırıkkale Üniversitesi olarak her daim hazırda beklediğimizi ilettik” dedi. 

Çalışmaların tek bir merkezden yürütülmesinin iş akışının sağlanmasında, ihtiyaçların hızlıca giderilmesinde kendilerine büyük avantaj sağladığını belirten Prof. Dr. Turgut Deniz, “Gerek Valimiz Bülent Tekbıyıkoğlu ile koordinasyon içinde çalışmalarımızı sürdürmemiz, gerekse Kırıkkale Üniversitesi olarak birlikte çalışma tecrübesine sahip, birbirini tanıyan ve uyum içinde çalışan 28 personelle orada bulunmamız işlerimizi kolaylaştırdı. Hızlıca organize olmamızı sağladı. Koordine ekip olarak gönüllü olan diğer personellerin de sisteme dâhil edilmesi sağlanabildi. Sağlık Bakanlığımızın görevlendirdiği ya da farklı yerlerden gelen personel de bu sistem içinde yer aldı. Bu süreçte deprem bölgesinde bulunan sağlık kurumunun çalışan personellerinin de depremzede oldukları bilinciyle onları çoğunlukla istirahate alarak hizmetin aksamasını önledik ve vatandaşlarımıza en kaliteli şekilde hizmet verilebilmesini sağlamaya çalıştık. Ekip arkadaşlarımız kendilerine belirli bir görev alanı çizmeden, yorulmaksızın ellerinden gelen bütün işleri yapmaya, başvuruda bulunan her vatandaşımıza yardımcı olmaya çalıştı, ben de her birine sonsuz teşekkür ederim” dedi. 

Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Erol Yılmaz, “Bizi orada en güzel şekilde temsil eden arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyorum. Yaptıklarınızı TRT Radyo’da duyunca göğsüm kabardı. Üniversitemizle gurur duydum.  TRT Radyo’ya açıklamalarda bulunan Pazarcık İlçe Sağlık Müdürü  “Deprem oldu. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Şaşkın vaziyetteyiz. Kırıkkale Üniversitesinin Başhekimiyle bir ekip geldi. Bütün sağlık işini üstlendiler ve başarıyla organize ettiler.  Biz de onlara eklemlendik.  Şu anda Başhekimimiz sağlık konusunu koordine ediyor” dedi. Bu ifadeler bizlere tam olarak neler yaptığınızı, başarılı çalışmalarınızı anlatıyor” şeklinde konuştu.  

Deprem bölgesinde yaraların bir an önce sarılması için özveriyle çalışan akademik ve idari personelimize teşekkür eden Rektörümüz Prof. Dr. Ersan Aslan, “İnsan belli bir yaşa gelince anlatacak kayda değer bir şeyleri olması gerekiyor. Sizler orada çok dramlı hayatların içinde insanların kalbine dokundunuz, güzel hikayeler yaşadınız ve tecrübeler edindiniz. Bence bunlar yarın çocuklarınızla, torunlarınızla, dostlarınızla paylaşabileceğiniz çok değerli şeyler. Orada tecrübe ettiğiniz, şahit olduğunuz olayların içindeki yardımlaşma, dayanışma, fedakarlık ve kanaatkarlık gibi güzel hasletleri örnekleriyle insanlara anlatmanıza vesile olacak” dedi.

Toplantı Prof. Dr. Orhan Doğan’ın “Deprem” konulu sunumu ile devam etti. Prof. Dr. Orhan Doğan, sunumunda ekip olarak yaptıkları çalışmaları anlattı ve gözlemlerini paylaştı.

Yaşanılan deprem konusunda bilgi veren ve deprem bölgesinde yapmış oldukları hasar tespit çalışmalarında edindiği izlenimleri paylaşan Prof. Dr. Orhan Doğan, “Ekip olarak uyum içindeydik. Arkadaşlarımız büyük bir özveriyle çalıştılar. Bizler Hatay’da görevlendirildik. Hatay gerçekten yerle bir olmuş. Hatay’ın en eski ve en büyük mahallesinde 570 binada hasar tespit çalışmaları yaptık. Yoğun bir tempoyla çalışmalarımızı sürdürdük. Hasar tespit çalışmalarına ek olarak bölge sakini vatandaşlarımızın konutlarıyla, binalarıyla ilgili bizlere sorduğu soruları cevapladık. İncelediğimiz 570 bina içinde depremi hafif hasarla atlatan 40 bina vardı. Bu 40 binanın neredeyse tamamı kentsel dönüşümle yapılmış binalardı. Güçlendirilmiş okullar da ayakta kaldı. Hasar tespiti yaptığımız binaların 308’i yıkılmıştı. Hasar tespit çalışmaları sonucunda 33 acil yıkılacak bina, 122 ağır hasarlı, 66 orta hasarlı, 40 hafif hasarlı, 1 tane de hasarsız bina tespit ettik. Birinci deprem 1 dakika ikinci deprem ise 1,5 dakika kadar sürdü. Ayakta kalan binalar gerçekten testi geçti. Bu binaları güçlendireceğiz ya da yıkacağız. Depremde yıkılan binalara bakarsak genel itibariyle 2000 yılı öncesinde yapılan binalar olduğunu görüyoruz. Binalarımızda zafiyet kısmen şartname zafiyetinden kaynaklanıyor. Zafiyetin büyük kısmı malzeme, işçilik, uygulama ve müteahhit hatalarından kaynaklanıyor. Doğal bir olay yanlış yer, yanlış zemin, yanlış tasarım, kontrolsüz projeler, kalitesiz malzeme, bilinçsiz işçilik, denetim eksikliği ve para hırsı nedeniyle doğal bir afete dönüştü. Şu anda maalesef çoğu müteahhit farklı dallarda çalışan, inşaattan anlamayan iş adamlarından oluşuyor” dedi.

Prof. Dr. Orhan Doğan, depremi en az zararla atlatmak için bina yapımında dikkat edilmesi gereken hususları şu şekilde sıraladı: “deprem öncesinde, anında ve sonrasında alınması gereken tedbirler konusunda bilinçlenmek, zemin etütlerini yaptırmak, zemin cinsine uygun temel tipini belirlemek, depreme dayanıklı tasarlanmış ve bilgisayar destekli projeler üretmek, hazır beton ya da betonda iyi yıkanmış ve granüle edilmiş kum-çakıl veya kırma taş (mıcır) agrega kullanmak, modern kalıp sistemlerini tercih etmek, inşaatlarda kalifiye eleman çalıştırmak, kontrolleri ciddi yapmak, denetimleri daha sık yapmak” 

Sunum sonrasında Rektörümüz Prof. Dr. Ersan Aslan, deprem bölgesinde çalışmalara katılan akademik ve idari personelimize “Fuat Sezgin ile Bilimler Tarihine Yolculuk” adlı kitabı hediye etti.