Üniversitemiz Nurettin Topçu
Konferans Salonu’nda, “Sağlıklı Yaşam ve Fiziksel Egzersizin Önemi” konulu
konferans verildi. Prof. Dr. Solmaz Erdem, Prof. Dr. Hakan Boyunağa ve
Fizyoterapist Betül Atak’ın konuşmacı olarak yer aldığı etkinliğe akademik ve
idari personelimiz ile öğrencilerimiz katıldı.
Fiziksel
aktivite yapılmamasının bazı hastalıklara neden olduğunu ifade eden Prof. Dr.
Solmaz Erdem, “Çağımızda mikrobik anlamda değil fakat sıklık açısından ve
sayıları gittikçe artan hastalıklar var. Bunlara örnek olarak obeziteyi,
diyabeti ve kalp damar hastalıklarını sayabiliriz. Bunlar araştırıldığı vakit
sedanter (hareketsiz) yaşam tarzının başlıca faktör olarak karşımıza çıktığını
görüyoruz. Yani günlük yaşantımızda
fiziksel aktivitelerin minimuma indiği, daha çok oturarak eğitim veya çalışma hayatımızı
sürdürdüğümüz durumunu tablolarda görüyoruz. Bu fiziksel aktivite
yetersizlikleri vücudumuzda bir takım aksaklıklara sebebiyet veriyor. Bizim
buradaki mevcudiyetimiz sizleri bu hususta bilinçli bir birey olarak görmek
istememizdir” dedi.
Prof. Dr. Hakan Boyunağa, konuşmasında fiziksel aktiviteye neden
ihtiyacımız olduğunu anlattı. Prof. Dr.
Hakan Boyunağa, “Egzersiz, yalnızca sportif bir aktivite değildir. Aerobik ya
da anaerobik şartlarda gerçekleştirilen fiziksel aktivitelerin tümüdür.
Fiziksel aktivite bazal metabolizmanın üzerinde enerji harcatan her türlü
bedensel aktivitedir. Biliyorsunuz ki egzersiz, vücut ısısını artırmaktadır. Bu
vücut ısısın artışı ise, tüm organizmadaki enzimlerimizin daha hızlı
çalışmasına neden oluyor. Mesela yenidoğanlarda kahverengi yağ dokusu olarak
adlandırdığımız bir doku vardır. Bu doku ısı üretir. Çünkü yenidoğanların çok
hızlı bir şekilde hücre bölünmesine ihtiyacı var ve organları çok hızlı bir
şekilde gelişiyor. Bunları yüksek vücut ısısıyla daha hızlı gerçekleştirecek.
Yaş ilerledikçe bu doku azalmıyor, fakat oransal olarak düşüyor. Böylelikle ısı
üretimi düşüyor. İşte tam da bu sebeple bizlerin egzersize olan ihtiyacı
zorunlu hale geliyor” dedi.
Fiziksel aktivitenin sağlıkla doğrusal ilişkisi olduğunu ifade eden Fizyoterapist Betül Atak, “ Yaşa
bağlı oluşabilecek sağlık risklerini çeşitli yöntemlerle en aza indirebilmek
için temel etkenlerden biri fiziksel aktivitedir. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2014
yılı raporuna göre hareketsiz yaşam tüm dünyada bulaşıcı olmayan hastalıklardan
meydana gelen ölümlerin temel risk faktörleri arasında yer almakta ve yılda
yaklaşık 3 milyon kişinin hayatının sonlanmasına sebep olmaktadır. 2012 yılı
sağlık verilerine göre ise fiziksel aktivite birçok hastalıktan koruyucu ve birçok
hastalıkta da tedavi edici etki gösterdiği bilinmektedir. Türkiye Halk Sağlığı
Kurumu raporuna göre ülkemizin %72’si fiziksel olarak inaktif bulunmuş ve bu
oranla hareketsiz yaşam tarzının ülkemiz için ciddi boyutlarda olduğunu ortaya
koymuştur” şeklinde konuştu.





