09 Nisan 2019

Üniversitemiz Hukuk Fakültesi Tarafından “İslam Bilim Mirası” Konulu Panel Düzenlendi

2019 Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı Etkinlikleri kapsamında, Üniversitemiz Hukuk Fakültesi tarafından “İslam Bilim Mirası” konulu panel düzenlendi. ODTÜ Öğretim Üyesi Ahmet Rumeli’nin moderatörlüğünde gerçekleşen, Manchester Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Salim Al-Hassani ve Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Talip Alp’in konuşmacı olarak yer aldığı panele Rektör Yardımcılarımız Prof. Dr. Nihat İnanç ve Prof. Dr. Mehmet Başalan, Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Bilgin, İl Müftüsü Şahin Yıldırım, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhittin Ataman, akademik ve idari personelimiz ile öğrencilerimiz katıldı.

Panelin açılış konuşmasını yapan Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Bilgin, “İlk emri ‘Oku’ olan bilenlerle bilmeyenlerin bir olmadığını açıkça ilan eden İslam kadar hiçbir sistem, hiçbir ideoloji ve hiçbir din bilime, okumaya, öğrenmeye değer vermemiştir. Peygamber Efendimizin (sav), ‘Allah’ın ilk yarattığı şey kalemdir’ diye buyurması gerçekten çok manidardır. Dahası, Kuran-ı Kerim’in surelerinden birisi de Kalem Suresidir. Bu surenin başında Cenab-ı Allah, ‘ Hokkaya, kaleme ve yazmakta oldukları şeylere yemin olsun’ demek suretiyle ilim için araç teşkil eden nesneleri adeta kutsamıştır. Kuran-ı Kerim’de 155 yerde ilmi teşvik anlamında Allah’ın emirleri yer almaktadır. Çünkü tüm kötülükler, fenalıklar, azgınlıklar cehaletten kaynaklanmaktadır. Onun için Cenab-ı Allah, ‘Cahillerden sakın olma’  ve ‘Cahillerden yüz çevir’ diyor. İlk Müslümanlar bu tavsiyeleri yerine getirmişler ve bin yıl boyunca insanlığa ışık tutmuşlardır. Şu anda Tel Aviv Üniversitesinde öğretim üyesi olan Prof. Dr. Martin Kramer, ‘Eğer daha önce Nobel Ödülü dağıtılsaydı 18. yüzyıla kadar bin yıl boyunca bütün Nobel Ödüllerini sadece Müslüman alimler alırdı’ diyor. Bunu, İsrailli Yahudi bir ilim adamı söylüyor. Demek ki ilmin haysiyeti gerçekleri söyletiyor” dedi.

“İslam’da Kötülüğe Hizmet Eden İlim Yoktur”

Biruni, Sabit Bin Kurre, El Bettani, Ebul Kasım Ez Zehravi ve daha bir çok Müslüman alimin farklı alanlarda bilime ve insanlığa yaptıkları katkıları anlatan Prof. Dr. Ahmet Bilgin, “Peygamber Efendimiz (sav), ‘Allahım faydasız ililmden sana sığınırım’ diyor.  İslam’da ilim, iman ile paralel yürümüştür. Albert Einstein, atom bombası atıldıktan sonra,  bir daha dünyaya gelse atom alimi yerine tenekeci olmayı yeğleyeceğini söylüyor. İslam’da bu şekilde kötüye kullanılan ve kötülüğe hizmet eden ilim yoktur” şeklinde konuştu.

“Avrupa, Kendi İçindeki Endülüs’ü de Yok Saymış”

‘1001 İcat - Dünyamızda İslam Mirası’ kitabının yazarı Manchester Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Salim Al-Hassani, bilimsel faaliyetlerin tarihçesini veren bazı batılı kaynaklarda Arşimed ve Gutenberg  arasındaki 1000 yılın boş gösterildiğini örnekleriyle gösterdi.  Sunumunda Müslüman alimlerin yaptıkları buluşları anlatan Prof. Dr. Salim Al-Hassani, “Avrupa, İslam alemini sadece unutmuş değil, kendi içindeki Endülüs’ü de yok saymış. Avrupa’nın içinde Endülüs’te 750 senelik bir medeniyet var. O yok sayılan dönemde İslam Medeniyeti içinde Müslüman olan, farklı dinlerden olan kadın-erkek 600 önemli bilim insanı tespit ettik. 1000 seneyi karanlık içerisinde geçiren Avrupa’da, o dönemde ne erkek ne de kadın bilim insanı var. Bizde ise o bin sene zarfında ilimle uğraşan binlerce Müslüman erkek ve kadın var” dedi.

Prof. Dr. Salim Al-Hassani konuşmasının ardından 600-1600 yılları arasında Ortaçağ Müslümanlarının tıp ve mekanik, kartografi ve kimya, eğitim ve mühendislik, mimarlık ve astronomi gibi çeşitli alanların öncülüğünü yaptığını açıkça ortaya koyan ‘1001 İcat - Dünyamızda İslam Mirası’ adlı kitabını Kütüphanemize bağışlanmak üzere Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Mehmet Başalan’a hediye etti.

“Büyük Bir Medeniyet Kurulmuş ve Zirveye Ulaşılmıştı”

Prof. Dr. Salim Al-Hassani’nin konuşmasının ardından Prof. Dr. Talip Alp, bilim tarihi konuşmasında batılıların yaptıkları yanlışları ve Müslüman alimlerin ilime verdikleri değeri anlattı. Medeniyetin Mezopotamya’nın göbeğinde başladığını,  Babillilerin bugünkü modern bilimin de ilk kurucuları olduğunu ifade eden Prof. Dr. Talip Alp “Sümerlerden sonra Babilliler, Mısır, Hint ve Yunanları etkisi altına alan büyük bir medeniyet kurdular. Keşiflerde ve icatlarda Müslümanlar görmezden gelinir. Batılılar bilimi, hep Yunan’dan başlatırlar. Batı dünyası 1840’lı yıllara kadar bilim dünyasında Eski Yunan kaynaklı olmayan tüm çalışmaları görmezden gelir. Oysa Batı 1500’lü yıllara kadar uyur ve Batı Medeniyetini gün ışığına çıkarmak Müslümanlara kalır. Bizans imparatoru Jüstinyen’in kilise baskısı ile çıkardığı kararname ile Yunan topluluğu karanlık dönemi yaşar. İslamiyet yeryüzünü aydınlatmaya başlar ve bilim dünyasına katkı sağlar. İslam medeniyet havzaları vardır. Endülüs, başlı başına 750 yıllık bir tarih. Kuzey Afrika ve Fas da buna örnek sayılabilir. Astronomi, Tıp, Matematik ve diğer başka birçok alanda çok büyük çalışmalar olmuş. Bizim İslam bilimcilerimiz çalışmalarında tek bir bilime yönelmemişler.  Her alanda ilmi olan “Allâme” olarak adlandırılabilirler.  Hiçbir taşı boş bırakmamışlar, hepsini çevirmişler altında ne var, bakalım diye. Büyük bir medeniyet kurulmuş ve zirveye ulaşılmıştı.” dedi.

Batı Medeniyeti Bir Zulüm Medeniyetidir

         Panel moderatörü Prof. Dr. Ahmet Rumeli,  konuşmasında dünyanın farklı yerlerinde insanlara zulüm eden, aşağılayan, zulme sessiz kalan, batı medeniyetinin bir zulüm medeniyeti olduğunu belirterek Guantanamo Üssü’nde, Ebu Gureyb Cezaevi’nde, Yeni Zelanda’da, Myanmar’da  yapılanların bu durumu ortaya koyduğunu ifade etti ve batı medeniyetinin yaptığı zulüm ve işkencelerini, sessiz kaldığı zulümleri görsellerle anlattı.

Prof. Dr. Ahmet Rumeli, “Medeniyet; bir toplumun hayat tarzı, bilgi seviyesi, sanatı, maddi ve manevi varlığının bütün vasıfları ile tanımlanır.  Tarih boyunca iki medeniyet ile karşılaşıyoruz: birisi zulüm medeniyeti, diğeri ise huzur ve barış medeniyeti. Güce, kuvvete dayanan, kuvveti üstün tutan, güçlünün ve egemen sınıfların hakimiyetini, haklarını koruyan zulüm medeniyetinin en belirgin örnekleri Firavun, Nemrut, Eski Yunan ve Roma medeniyetleridir. Günümüzde bu medeniyetin adı batı medeniyetidir. Merhametsiz, zalim, kan dökücü, işkenceci, sulh düşmanı, materyalist, emperyalist, işgalci, bencil, ikiyüzlü bu zulüm medeniyetinin temsilcileri gelişmiş batı ülkeleridir. Huzur ve barış medeniyeti ise, Hakka dayanan, hakkı hukuku üstün tutan, haklının ve mazlumun haklarını koruyan, gönlü ve kapısı herkese açık, veren elin alan elden üstün olduğu medeniyettir. Bu medeniyetin kurucuları peygamberlerdir. Asıl amacı insanlara dünya saadetinin yanında ahiret saadeti kazandırmaktır.  Bu medeniyetin zirvesi Peygamber Efendimizin (sav) tesis ettiği, sahabe-i kiramın ve ehl-i imanın idame ettirdikleri İslam Medeniyetidir. İslam Medeniyeti, Osmanlı döneminde en parlak dönemlerinden birini yaşamıştır. Osmanlı Medeniyeti insan odaklı, vakıf ve hizmet ağırlıklı, estetik, ilim-irfan yuvası olmuş bir medeniyettir” şeklinde konuştu.

Panel, Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Mehmet Başalan, Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Bilgin ve Prof. Dr. Muhittin Ataman’ın, Moderatör Prof. Dr. Ahmet Rumeli’ye, panelistler Prof. Dr. Salim Al-Hassani’ye ve Prof. Dr. Talip Alp’e plaket vermesiyle sona erdi.