2019 Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı Etkinlikleri
kapsamında, Üniversitemiz Hukuk Fakültesi tarafından “İslam Bilim Mirası”
konulu panel düzenlendi. ODTÜ Öğretim Üyesi Ahmet Rumeli’nin moderatörlüğünde
gerçekleşen, Manchester Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Salim Al-Hassani
ve Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Talip Alp’in konuşmacı olarak yer aldığı
panele Rektör Yardımcılarımız Prof. Dr. Nihat İnanç ve Prof. Dr. Mehmet
Başalan, Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Bilgin, İl Müftüsü Şahin
Yıldırım, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhittin
Ataman, akademik ve idari personelimiz ile öğrencilerimiz katıldı.
Panelin açılış konuşmasını yapan Hukuk
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Bilgin, “İlk emri ‘Oku’ olan bilenlerle
bilmeyenlerin bir olmadığını açıkça ilan eden İslam kadar hiçbir sistem, hiçbir
ideoloji ve hiçbir din bilime, okumaya, öğrenmeye değer vermemiştir. Peygamber
Efendimizin (sav), ‘Allah’ın ilk yarattığı şey kalemdir’ diye buyurması
gerçekten çok manidardır. Dahası, Kuran-ı Kerim’in surelerinden birisi de Kalem
Suresidir. Bu surenin başında Cenab-ı Allah, ‘ Hokkaya, kaleme ve yazmakta
oldukları şeylere yemin olsun’ demek suretiyle ilim için araç teşkil eden
nesneleri adeta kutsamıştır. Kuran-ı Kerim’de 155 yerde ilmi teşvik anlamında
Allah’ın emirleri yer almaktadır. Çünkü tüm kötülükler, fenalıklar, azgınlıklar
cehaletten kaynaklanmaktadır. Onun için Cenab-ı Allah, ‘Cahillerden sakın
olma’ ve ‘Cahillerden yüz çevir’ diyor.
İlk Müslümanlar bu tavsiyeleri yerine getirmişler ve bin yıl boyunca insanlığa
ışık tutmuşlardır. Şu anda Tel Aviv Üniversitesinde öğretim üyesi olan Prof.
Dr. Martin Kramer, ‘Eğer daha önce Nobel Ödülü dağıtılsaydı 18. yüzyıla kadar bin
yıl boyunca bütün Nobel Ödüllerini sadece Müslüman alimler alırdı’ diyor. Bunu,
İsrailli Yahudi bir ilim adamı söylüyor. Demek ki ilmin haysiyeti gerçekleri
söyletiyor” dedi.
“İslam’da Kötülüğe
Hizmet Eden İlim Yoktur”
Biruni, Sabit Bin Kurre, El Bettani, Ebul
Kasım Ez Zehravi ve daha bir çok Müslüman alimin farklı alanlarda bilime ve
insanlığa yaptıkları katkıları anlatan Prof. Dr. Ahmet Bilgin, “Peygamber
Efendimiz (sav), ‘Allahım faydasız ililmden sana sığınırım’ diyor. İslam’da ilim, iman ile paralel yürümüştür.
Albert Einstein, atom bombası atıldıktan sonra,
bir daha dünyaya gelse atom alimi yerine tenekeci olmayı yeğleyeceğini
söylüyor. İslam’da bu şekilde kötüye kullanılan ve kötülüğe hizmet eden ilim
yoktur” şeklinde konuştu.
“Avrupa,
Kendi İçindeki Endülüs’ü de Yok Saymış”
‘1001 İcat - Dünyamızda İslam Mirası’
kitabının yazarı Manchester Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Salim
Al-Hassani, bilimsel faaliyetlerin tarihçesini veren bazı batılı kaynaklarda
Arşimed ve Gutenberg arasındaki 1000
yılın boş gösterildiğini örnekleriyle gösterdi.
Sunumunda Müslüman alimlerin yaptıkları buluşları anlatan Prof. Dr.
Salim Al-Hassani, “Avrupa, İslam alemini sadece unutmuş değil, kendi içindeki
Endülüs’ü de yok saymış. Avrupa’nın içinde Endülüs’te 750 senelik bir medeniyet
var. O yok sayılan dönemde İslam Medeniyeti içinde Müslüman olan, farklı
dinlerden olan kadın-erkek 600 önemli bilim insanı tespit ettik. 1000 seneyi
karanlık içerisinde geçiren Avrupa’da, o dönemde ne erkek ne de kadın bilim
insanı var. Bizde ise o bin sene zarfında ilimle uğraşan binlerce Müslüman erkek
ve kadın var” dedi.
Prof. Dr. Salim Al-Hassani konuşmasının
ardından 600-1600 yılları arasında Ortaçağ Müslümanlarının tıp ve mekanik,
kartografi ve kimya, eğitim ve mühendislik, mimarlık ve astronomi gibi çeşitli
alanların öncülüğünü yaptığını açıkça ortaya koyan ‘1001 İcat - Dünyamızda
İslam Mirası’ adlı kitabını Kütüphanemize bağışlanmak üzere Rektör Yardımcımız
Prof. Dr. Mehmet Başalan’a hediye etti.
“Büyük Bir
Medeniyet Kurulmuş ve Zirveye Ulaşılmıştı”
Prof. Dr. Salim Al-Hassani’nin konuşmasının
ardından Prof. Dr. Talip Alp, bilim tarihi konuşmasında
batılıların yaptıkları yanlışları ve Müslüman alimlerin ilime verdikleri değeri
anlattı. Medeniyetin Mezopotamya’nın göbeğinde başladığını, Babillilerin bugünkü modern bilimin de ilk
kurucuları olduğunu ifade eden Prof. Dr. Talip Alp “Sümerlerden sonra
Babilliler, Mısır, Hint ve Yunanları etkisi altına alan büyük bir medeniyet
kurdular. Keşiflerde ve icatlarda Müslümanlar görmezden gelinir. Batılılar
bilimi, hep Yunan’dan başlatırlar. Batı dünyası 1840’lı yıllara kadar bilim
dünyasında Eski Yunan kaynaklı olmayan tüm çalışmaları görmezden gelir. Oysa
Batı 1500’lü yıllara kadar uyur ve Batı Medeniyetini gün ışığına çıkarmak
Müslümanlara kalır. Bizans imparatoru Jüstinyen’in kilise baskısı ile çıkardığı
kararname ile Yunan topluluğu karanlık dönemi yaşar. İslamiyet yeryüzünü
aydınlatmaya başlar ve bilim dünyasına katkı sağlar. İslam medeniyet havzaları vardır. Endülüs, başlı başına
750 yıllık bir tarih. Kuzey Afrika ve Fas da buna örnek sayılabilir. Astronomi,
Tıp, Matematik ve diğer başka birçok alanda çok büyük çalışmalar olmuş. Bizim
İslam bilimcilerimiz çalışmalarında tek bir bilime yönelmemişler. Her alanda ilmi olan “Allâme” olarak
adlandırılabilirler. Hiçbir taşı boş bırakmamışlar,
hepsini çevirmişler altında ne var, bakalım diye. Büyük bir medeniyet kurulmuş
ve zirveye ulaşılmıştı.” dedi.
Batı
Medeniyeti Bir Zulüm Medeniyetidir
Panel
moderatörü Prof. Dr. Ahmet Rumeli,
konuşmasında dünyanın farklı yerlerinde insanlara zulüm eden,
aşağılayan, zulme sessiz kalan, batı medeniyetinin bir zulüm medeniyeti
olduğunu belirterek Guantanamo Üssü’nde, Ebu Gureyb Cezaevi’nde, Yeni
Zelanda’da, Myanmar’da yapılanların bu
durumu ortaya koyduğunu ifade etti ve batı medeniyetinin yaptığı zulüm ve
işkencelerini, sessiz kaldığı zulümleri görsellerle anlattı.
Prof. Dr. Ahmet Rumeli, “Medeniyet; bir
toplumun hayat tarzı, bilgi seviyesi, sanatı, maddi ve manevi varlığının bütün
vasıfları ile tanımlanır. Tarih boyunca iki
medeniyet ile karşılaşıyoruz: birisi zulüm medeniyeti, diğeri ise huzur ve
barış medeniyeti. Güce, kuvvete dayanan, kuvveti üstün tutan, güçlünün ve
egemen sınıfların hakimiyetini, haklarını koruyan zulüm medeniyetinin en
belirgin örnekleri Firavun, Nemrut, Eski Yunan ve Roma medeniyetleridir.
Günümüzde bu medeniyetin adı batı medeniyetidir. Merhametsiz, zalim, kan
dökücü, işkenceci, sulh düşmanı, materyalist, emperyalist, işgalci, bencil,
ikiyüzlü bu zulüm medeniyetinin temsilcileri gelişmiş batı ülkeleridir. Huzur
ve barış medeniyeti ise, Hakka dayanan, hakkı hukuku üstün tutan, haklının ve
mazlumun haklarını koruyan, gönlü ve kapısı herkese açık, veren elin alan elden
üstün olduğu medeniyettir. Bu medeniyetin kurucuları peygamberlerdir. Asıl
amacı insanlara dünya saadetinin yanında ahiret saadeti kazandırmaktır. Bu medeniyetin zirvesi Peygamber Efendimizin
(sav) tesis ettiği, sahabe-i kiramın ve ehl-i imanın idame ettirdikleri İslam
Medeniyetidir. İslam Medeniyeti, Osmanlı döneminde en parlak dönemlerinden
birini yaşamıştır. Osmanlı Medeniyeti insan odaklı, vakıf ve hizmet ağırlıklı,
estetik, ilim-irfan yuvası olmuş bir medeniyettir” şeklinde konuştu.
Panel, Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Mehmet
Başalan, Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Bilgin ve Prof. Dr. Muhittin
Ataman’ın, Moderatör Prof. Dr. Ahmet Rumeli’ye, panelistler Prof. Dr. Salim
Al-Hassani’ye ve Prof. Dr. Talip Alp’e plaket vermesiyle sona erdi.








