12 Nisan 2019

Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı Etkinlikleri 10: “İslam’da Bilim Tasavvuru”


 Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı münasebetiyle Üniversitemizde düzenlenen Söyleşi Günleri kapsamında öğretim üyesi, yazar Prof. Dr. Ömer Türker, Üniversitemizde “İslam’da Bilim Tasavvuru” konulu konferans verdi. Konferansa Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Mehmet Başalan, akademik ve idari personelimiz ile öğrencilerimiz katıldı.

 

İslam medeniyetinde bilimsel çalışmaların hangi şartlarda nasıl ortaya çıktığını açıklayan Prof. Dr. Ömer Türker, “Hz. Peygamber'den (sav) sonra Müslümanlar 30 yıl içinde Mısır'a gittiler, Kuzey Afrika'ya ilerlediler, Sasaniler'i ele geçirdiler, Bizans topraklarına girdiler. Müslümanlar gittikleri yerlerde bilim gelenekleriyle, gelenekleşen dini uygulamalarla ve kadim kültürlerle karşılaştılar” dedi.

 

Prof. Dr. Ömer Türker, geniş bir coğrafyada hüküm süren Müslümanların yoğun bir şekilde bilimsel faaliyetlere yöneldiklerini ifade etti. Prof. Dr. Ömer Türker, “Hicri 2. yüzyılın sonunda bugünkü İslam topraklarının önemli bir kısmına ulaşıldı. İspanya’dan Hint sınırlarına kadar her yer Müslüman. İslam, o dönemin bilinen bütün ana havzalarını ele geçirmiş ve ilim mirasını tevarüs etmişti. İslam, bir din olarak ortaya çıktı ama kısa zaman sonra medeniyete dönüştü. Bu durum, özellikle Kelamcıların, ön ayak olmasıyla oluyor. Çünkü Kelam, ilmi varlık incelemesi yapıyor, tanrı ve bilgi teorisi hakkında konuşuyor ve bu insanlar, bu konuları, insanlık tarihi boyunca ilk kez kendilerinin konuşmadığını biliyorlar. Bunun üzerine, Abbasiler döneminde kapsamlı bir tercüme faaliyetine girişildi. Eski Yunan Medeniyetinden ne kalmışsa, şiir ve trajedi hariç, bütün bilimlerin tamamını Hicri 200-220 yılları arasında Arapça’ya çevirdiler. Bu süreç kolay olmadı, çünkü Roma, Hristiyanlaştıktan sonra Eski Yunan Medeniyetine ait eserler kaldırılmıştı. Abbasi Devleti, mahsenlere atılmış botanik, zooloji, aritmetik, geometri, meteoroloji, ahlak ve siyaset gibi konular üzerine yazılmış kitapları büyük paralar vererek satın aldı ve Bağdat’ta büyük bir hareketlilik ortaya çıktı. İnanılmaz bir kitap yaygınlığı var. Almak istediğiniz kitap çok hızlı sürede çok sayıda insan tarafından yazılarak size veriliyor. Bağdat’ta yazılan kitap en geç iki ay sonra Endülüs’te oluyor. Tercüme faaliyetleri içinde olan Kindi, ilk Müslüman filozof olarak bu dönemde ortaya çıktı” şeklinde konuştu.

 

Günümüzde bilimsel çalışmalar noktasında geride kaldığımızı ifade eden Prof. Dr. Ömer Türker, “1750’lerden itibaren Batı biliminin bizi geçtiğini fark ettik. Batı’yı yakalayabilmek için  bir çok girişimde bulunduk. 1800’den bu yana orduyu, kurumları vs. değiştirdik. 200 yıldır tercüme yapıyoruz ama büyük düşünürümüz çıkmıyor. Peki o insanlar tercüme yaparken nasıl filozof oldular? Çevrilen eserlerin Arapça’ya uygunluğunu kontrol eden Kindi nasıl filozof oldu? Eserleri günümüze ulaşan Kindi’nin,  kendisinden sonra 300 yıl devam eden ekolü vardır. Neden böyle oldu? Çünkü İslam dünyasının düşünen zihni Müslümanlardı. Tercüme edilen kitaplar ölü ama tercüme yapan zihinler canlıydı. Şimdi tam tersi kitaplar canlı, zihinler ölü” dedi.