26. Ulusal Ergonomi Kongresi, Üniversitemiz ve Türk Ergonomi Derneğinin iş
birliği ile 1-3 Ekim 2021 tarihleri arasında Üniversitemiz Mühendislik ve
Mimarlık Fakültesi’nde gerçekleştirildi.
Kongrenin açılış törenine Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Mehmet
Başalan, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Payıdar Akgüngör, Mühendislik ve
Mimarlık Fakültesi Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman
Ersöz, Türk
Ergonomi Derneği Başkanı ve İTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Ahmet Fahri Özok, Marmara Üniversitesi Mühendislik
Fakültesi Endüstri Mühendisliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ercan Öztemel,
akademik ve idari personelimiz ile öğrencilerimiz katıldı.
Kongrede
150’den fazla konuşmacı, ergonomi çerçevesinde iç mekan, postür, risk, eğitim, eğitim
ve pandemi, savunma, sağlık, yaşlılık, dezavantajlı gruplar, ofis, iş sağlığı
ve güvanliği, tasarım, pandemi, tasarım ve pandemi, ergonomik değerlendirme,
sanayi, endüstri ve psikoloji konularına ilişkin 23’ü yüz yüze olmak üzere 81 sunum yaptı.
Kongre
açılış töreni, Üniversitemiz Mühendislik ve Mimarlık
Fakültesi Şehit Aydın Çopur Konferans Salonu’nda yapıldı. Saygı
duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan program, Rektör Yardımcımız Prof. Dr.
Mehmet Başalan’ın konuşması ile devam etti. Üniversite olarak 26. Ulusal
Ergonomi Kongresi’ne ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti ifade eden
Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Mehmet Başalan, “Yaklaşık 100.000 mezunuyla, 36.000
öğrencisiyle, 3.000 akademik ve idari personeliyle Türkiye ekonomisine ve
üretimine ciddi katkı sağlayan bir Üniversiteyiz. Anadolu’nun tam ortasındaki
Üniversitemizi ve şehrimizi tanıma fırsatı bulacaksınız. Ben düzenleme kuruluna
gösterdikleri özverili çalışmadan dolayı teşekkür ediyorum. Pandemi sonrasında
öğrencilerimizle ilk organizasyonlardan birini düzenliyoruz. Çok değerli
konuşmacılarımızın yer aldığı etkinliğimizde özellikle Türkiye’de yapay zeka
konuşulmadan 15-20 yıl önce yapay zekayı gündeme taşıyan bilim adamlarını
dinleme fırsatı bulacağız. Bir Veteriner hekim olarak diğer meslektaşlarımızın
ergonomi çerçevesinde bizlerle paylaşacakları farklı konularda önemli
çalışmaları olduğuna eminim. Onları da zevkle, heyecanla dinleyip sektöre
ulaştırmaya gayret edeceğiz. Ben kongrenin sivil toplum ve sektör adına hayırlı
olmasını, başarılar getirmesini diliyorum” dedi.
Üniversitemiz Mühendislik ve Mimarlık
Fakültesi Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman Ersöz, “26.
Ulusal Ergonomi Kongresinin, ülkemiz ve insanlık için hayırlara vesile olmasını
diliyorum. Değerli katılımcılar, 26. Ulusal Ergonomi Kongresinde bilişsel
ergonomi teması ile yola çıkmış olmamıza rağmen 2 yıldır devam eden pandemi
ortamında yaşanan risklere dikkat çekmek ve ergonomi bilimi ışığında
geliştirilen çözümleri konuşmak için bir araya gelmiş bulunuyoruz. Bu bağlamda
23’ü yüz yüze olmak üzere toplam 81 bildiri sunulmuştur. İşi kişiye nasıl uygun
hale getirebiliriz, doğru çalışma kurallarını nasıl belirleyebiliriz, çalışma
koşullarını nasıl rahatlatabiliriz, kullanılan araç gereci nasıl kullanıcı
dostu yapabiliriz; sorularına cevap arayan, bu ulvi amaca hizmet eden ve bu
amaç için iş birliği yapan herkese huzurlarınızda teşekkürlerimi sunuyorum.
Kongrenin yapılmasında emeği geçen sayın Rektörümüze, Dekanımıza, düzenleme
kuruluna, mesai arkadaşlarıma, öğrencilerime ve Türk Ergonomi derneği üyelerine
teşekkür ediyorum” diye konuştu.
“Mühendislerin Odağında İnsan Yer Almaktadır”
Mühendisliğin ve Mühendislik
Tarihi’nin en eski kavramlardan biri olduğunu belirten Üniversitemiz
Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Prof. Dr. Ali Payıdar Akgüngör, Mühendislik
ve ergonomi kavramlarının birbirinden ayrı tutulmasının mümkün olmadığına vurgu
yaparak, “Mühendislerin odağında insan yer almaktadır. Ergonomi ise bilindiği
üzere insan ve yaşam arasındaki, yaşam alanlarındaki veya iş yaparken
kullanılan her türlü donanımın veya ortam arasındaki ilişkileri bilimsel olarak
inceleyen bir bilim dalıdır. İnsan mühendisliği veya iş bilimi olarak da
bilinen ergonomi; insan, makina ve işin birbirleriyle en iyi şekilde
uyumlaşmasını amaçlayan, insanın fizyolojik, biyolojik ve anatomik
özelliklerini inceleyerek makine, alet ve eşyaların ve özelliklerine uygun
olarak tasarlanmasını sağlamaktadır. Özetle ergonomi, insanı her boyutuyla
analiz ederek yapısını, sınırlarını belirleyerek insan için bir şeyler
üretenlere bilgi olarak sunmaktadır. Mühendisler de bu bilgileri alarak
insanlara uyumlu ürün ve süreçleri tanımlamaktadır. İnsana uygun olmayan hiçbir
şeyin insan tarafından kabul görmesi mümkün değildir. Bu yönüyle ergonomi ve
mühendislik kavramlarının birbirinden ayrı tutulması mümkün olmamaktadır”
şeklinde konuştu.
“İnsanca
Çalışmada İnsan Onuruna Yakışan Çalışma Vardır”
Ergonominin
insan onuruna yakışır, insanca çalışmanın gelişmesine katkı sağlayan bir bilim
dalı olduğunu belirten Türk Ergonomi Derneği Başkanı ve İTÜ Endüstri
Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Fahri Özok, “Ergonomi, insanın herhangi bir işte ödediği
bedeli en aza indiren bilim dalıdır. Hepimiz iş yaparken bazı bedeller
ödüyoruz. Bu bedeli en aza indirmeye yarayan uygulamalı bilim dalına ergonomi
diyoruz. Biz hem üretken hem de verimli çalışmayı, hem de o sistem içinde
çalışanların daha insanca çalışmasını, daha az bedel ödemesi için çalışıyoruz. İnsanca
çalışmada insan onuruna yakışan çalışma vardır. İnsan olduğu için insanca
çalışmayı hak eder. Biz bir işi incelerken, onun tüm teknolojik
gereksinimlerini yerine getirirken aynı zamanda o insanın kendisini rahat ve
huzurlu hissetmesini göz önüne almalıyız” dedi.
Ergonomi
kültürünün işletmelere yerleşmesi konusunda dikkat edilmesi gereken noktaları
anlatan Prof. Dr. Ahmet Fahri Özok, “Küçük, orta ve büyük işletmelerde
ergonomik bir alt kültürün oluşması gerekmektedir. Bunun için de eğitim
gerekmektedir. Bunun süresi işletmenin büyüklüğüne göre 1 yıldan 3-4 yıla kadar
sürebilir. Bir takım şeylerin insanlara öğretilip, ezberletilmesi yetmez.
Çalışanlar, yaptıkları işin ergonomik olup olmadığını, daha etkin nasıl
çalışacağını sorgular halde olmalıdır. Diyelim ki burada bir ergonomi projesini
uygulamaya çalışıyoruz. İlgililerin tümüne ergonomi fikrini vereceksiniz ama
onu benimseyecek ve içselleştirecek. Daha sonra pilot olarak en problemli bir
iş istasyonunu seçip orada hep birlikte katılımcı yönetim dediğimiz,
çalışanların ve yöneticilerin fikrini aldığımız, dışarıdan danışmanların ve
uzmanların fikrini aldığımız çözümlerin üretilmesi lazım. Pilot iş istasyonunda
düzeltmeleri yaptıktan sonra düzeltmeleri uygulamaya koyar ve çalıştırırız.
Ortaya çıkan aksaklıkları yeniden düzeltiriz ve çalışmalar aksamadan işler hale
gelince bunu tüm iş istasyonlarında genelleriz. Ben 1965 yılından bu yana
ergonomi ile uğraşıyorum ve kişisel olarak inanıyorum ki; Türkiye’de ergonomi
konusundaki çalışmalar eğer bilimsel şekilde ve seferberlikle yapılırsa, hamasi
söylemlerle değil elle tutulur gözle görülür çalışmalar yapılsa ben Türk
sanayisinin %25-30 verimlilik ve
üretkenliğinin artılacağını düşünüyorum”şeklinde konuştu.
Marmara
Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Endüstri Mühendisliği Anabilim Dalı Başkanı Prof.
Dr. Ercan Öztemel, Tüm dünya net bir şekilde anladı ki dünya artık hiçbir zaman
Mart 2020 öncesi gibi olmayacak. Biz bu değişim ve dönüşüm sürecine doğru noktadan
başlamazsak, doğru stratejiler uygulamazsak geride kalmamız muhtemeldir.
Günümüzde değişimin hızını düşünürsek bu herkesin anlaması gereken bir konudur.
Özellikle endüstri, bilgisayar, elektronik mühendislerinin bu işin itici gücü
olmaları gerekir. Bununla beraber tarımdan ekonomiye, ticaretten savunmaya,
imalattan servis sektörüne her alanda artık dijital dünya ile karşı karşıya
olduğumuz bilincinde olmamız gerektiğini ve önemli bir farkındalık oluşturma
ihtiyacında olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Değişim ve dönüşümün itici
güçlerini çok iyi anlamamız lazım. En önemli unsur inovasyondur. İnovasyon,
değer üreten Ar-Ge’dir. Her Ar-Ge inovasyon değildir, bir artı katıyorsa
değerdir. Daha fazla değer katma aşkı bu değişim ve dönüşümü ciddi anlamda
tetikliyor. Önceden müşteri ne bulursa onu alıyordu ancak bu değişti. Müşteri
istediğini almaya başladı. Endüstri 4.0 toplumunda yani günümüzde müşteri ne
isterse onu alır. Bu da yetmeyecek. Yarın müşteri gelecekte ihtiyacı olan ürünü
de temin edebilecek. 1980 ve 90’larda bir cep telefonunun yaptığı şeyleri
sağlayan bir sistem kurmak istediğimizde en az 1 milyon dolar para harcamamız
gerekirdi. Bugün aynı hizmeti 900-1000-1200 dolara almak mümkün olabiliyor. Bu
da değişimin boyutunu gösteriyor” dedi.
Kongre
çerçevesindeki sosyal programda Dinek Dağı gezisi düzenlendi, Mayi Tuz
Fabrikası ve MKE Silah Müzesi ziyaret edildi.



















