
Üniversitemiz Sağlık
Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fatma Nişancı
Kılınç, Ramazan ayında nasıl beslenilmesi gerektiği hakkında bilgiler verdi.
Prof. Dr. Fatma Nişancı
Kılınç, “Ramazan orucu öğün düzenini değiştirmektedir. Öğlen
öğününün atlanması, öğünler arasındaki sürenin uzaması besin alımı ve
açlık-tokluk döngüsünü etkilemektedir. Ana öğünler arasındaki sürenin uzun
olması özellikle gün ışığının sonlarına doğru açlık duygularını
yoğunlaştırmaktadır. Ramazan’da beslenme alışkanlıkları ve besin tercihleri de
değişmektedir. Ana bir öğün atlanmakta ve bu kısmen geceleri aşırı
atıştırmalarla telafi edilmektedir. Ramazan’da uzun süreli açlık, ara öğünlerin
kalkması ve toplam öğün sayısının azalmasına bağlı olarak metabolizma yavaşlama
eğilimi göstermekte ve ağırlık kontrolü zorlaşmaktadır. Ancak uygun bir
beslenme programı ve doğru planlanmış egzersizlerle metabolizmanın yavaşlaması
engellenebilmekte ve vücut ağırlığı kontrolü sağlanabilmektedir” şeklinde
konuştu.
Ramazan’da
bireyler arası enerji ve besin öğesi alımında farklılıkların görülmekte
olduğunu ve bazılarında artma, bazılarında azalma gözlendiğini söyleyen Prof. Dr. Fatma
Nişancı Kılınç, “Söz konusu ağırlık değişimi çoğunlukla ağırlık kaybı
şeklindedir ve bu durum sirkadiyen ritmin bozulması, besin alımının azalması
gibi farklı nedenlere bağlanmaktadır. Vücut ağırlığında artış söz konusu ise bu
artışın fiziksel aktivite düzeyinin azalması ve/veya enerji alımının artmasına
bağlı olarak gerçekleşmektedir. Ramazan orucunun vücut ağırlığı değişimi
üzerindeki etkisi değişkendir ve vücut ağırlığında azalma veya hiç değişiklik
olmaması en yaygın bulgulardandır. Bununla birlikte, bazı bireylerde alınan
enerjinin fazlalığına bağlı olarak vücut ağırlığında artışa neden olmaktadır.
Ramazan orucu ile vücut ağırlığındaki değişim bireyler arası farklılık,
kültürel ve sosyal faktörler tarafından belirlense de genetik, epigenetik ve
bağırsak mikrobiyomu gibi diğer faktörler de rol oynamaktadır. Ramazan boyunca
ortalama 1-2 kg ılımlı ağırlık kaybı olmaktadır. Ancak Ramazan ayı boyunca
kaybedilen ağırlık Ramazan'dan 4-5 hafta sonra geri alınmaktadır” ifadelerini
kullandı.
Ramazanla
beraber beslenme düzenindeki değişimlerin beraberinde getirdikleri sorunlara
değinen Prof.
Dr. Fatma Nişancı Kılınç, “Orucun
ilk günlerinde beslenme düzenindeki değişim nedeniyle kan şekeri düşüklüğü,
uyku hali, baş ağrısı, baş dönmesi, unutkanlık, dikkatsizlik, kabızlık, mide
yanması gibi bir takım sağlık sorunları görülebilmektedir. Uzun süreli açlık
sonrasında iftarda birden, hızlı besin alımı; hazımsızlık, şişkinlik ve karın
dolgunluğuna neden olmaktadır. Ayrıca oruç sırasında tüketilen besinlerin
türüne ve miktarına göre kabızlık şikâyetleri de görülmektedir. Bu semptomlar
haricinde oruç tutan bireylerde, halsizlik ve baş ağrısı önemli ölçüde
artmaktadır. Semptomlar arasında en sık görülen hazımsızlık ve karın
şişkinliğidir. Bu komplikasyonların önlenmesi amacıyla tüketilen besinlerin
türlerine dikkat edilmeli, beslenme düzeni ona göre oluşturulmalıdır” diye
konuştu.
Son
olarak Ramazan’da beslenme önerilerine değinen Prof. Dr. Fatma Nişancı Kılınç,
“Oruç tutarken yeterli ve dengeli beslenmeye özen gösterilmelidir. Bireysel
tercihlere, mevcut beslenme alışkanlıklarına dayalı olarak sağlıklı beslenme
çerçevesinde total enerji gereksiniminin %45-60’ı karbonhidratlardan, %10-20’si
proteinlerden, %20-35’i yağlardan karşılanmalıdır. Doymuş yağ tüketimi
(hayvansal yağlar) azaltılmalı, tekli doymamış yağ (zeytinyağı) tüketimi
arttırılmalıdır. İftarda tek seferde büyük porsiyonlar tüketmek yerine,
iftardan sonra belli aralıklarla azar azar küçük porsiyonlar tüketilmelidir. Yemekler
yavaş yavaş ve iyice çiğneyerek tüketilmelidir. Oruç dışındaki saatlerde en az
3 öğün yapılmalı sahur öğünü kesinlikle atlanmamalıdır. Ramazan’da sahurun en
önemli öğün olduğu unutulmamalıdır. Sahurda süt, yoğurt, peynir, yumurta, tam
tahıllı ekmekler gibi besinlerden oluşan kahvaltı ya da çorba, zeytinyağlı
yemekler, yoğurt ve salatadan oluşan bir öğün tüketilmelidir. İftara peynir,
domates, zeytin gibi kahvaltılıklar veya çorba gibi hafif yemeklerle başlayıp
10-15 dakika sonra az yağlı et yemeği, sebze yemeği veya salatayla devam
edilmelidir. Yemekler ızgara, haşlama, fırında, buğulama gibi sağlıklı pişirme
yöntemleri ile hazırlanmalı, kavrulmuş, kızartılmış besinlerden uzak
durulmalıdır. İftarda; ızgara, haşlama veya fırında pişirme yöntemleriyle
hazırlanmış et, tavuk veya zeytinyağlı sebze yemekleri, etli sebze yemekleri,
kuru baklagilleri tercih etmeli ve bu yiyecekleri yoğurt, ayran, cacık, kefir, bol
yeşillikli salata, birkaç dilim tam buğday/kepekli/çavdar ekmeği ile
tüketilmelidir. İftarda tatlı tüketmek istendiğinde; yağda kızartılmış şerbetli
hamur tatlıları yerine sütlü tatlılar (sütlaç, güllaç, muhallebi vb.) veya
meyve tatlıları tercih edilmelidir. İftarda ve sahurda; kızartma, kavurma,
salam, sosis, sucuk (şarküteri ürünleri) vb. gibi çok yağlı, çok baharatlı,
tuzlu yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Bu tür besinler daha fazla susamaya
neden olacağı için oruç tutmayı güçleştirecektir. Sahurda çok yemek yerine,
daha yavaş sindirilen, daha uzun süre tokluk hissi sağlayan proteinli ve lifli
yiyecekler tercih edilmelidir. İftar ve sahur arasında susama hissi beklenmeden
sık sık su içilerek günlük su gereksinmesi karşılanmalıdır. Günde ortalama en az 2-2,5 litre (12-14 su
bardağı) su içilmeli, ayrıca sıvı ihtiyacını karşılamak için suya ek olarak
ayran, taze sıkılmış meyve-sebze suları, sade soda, ıhlamur ve kuşburnu gibi
bitki çayları vb. sık sık tüketmeye özen gösterilmelidir. Sıcaklıkların etkisiyle
artan terlemeye karşın yeterince sıvı alınmazsa su ve mineral kaybı sonucu,
bayılma, bulantı, baş dönmesi gibi sağlık problemleri yaşanabilmektedir. Beslenme
düzenindeki değişikliklere bağlı olarak oluşabilecek kabızlığı önlemek için
sıvı tüketimi arttırılmalıdır. Ayrıca posa içeriği yüksek olan besinleri (kuru
baklagiller, tam tahıllar, sebzeler) tüketmeye özen gösterilmeli, iftardan
sonra ara öğünlerde taze ve kuru meyveler, ceviz, fındık, badem gibi yağlı
tohumlar tüketilmelidir. İftardan 1-2 saat sonra kısa mesafeli yürüyüşler
yapmak sindirime yardımcı olacaktır ve kabızlığın önlenmesinde de etkili
olacaktır” dedi.