07 Haziran 2022

Hukuk Fakültemizde ‘Türkiye'de Darbeler ve 15 Temmuz’ Konulu Konferans Verildi.

  Üniversitemiz Hukuk Fakültesinde 27 Mayıs 1960 darbesinin yıldönümü münasebetiyle Dr. Öğr. Üyesi Adnan Küçük tarafından ‘Türkiye'de Darbeler ve 15 Temmuz’ konulu konferans verildi. Kocatepe salonunda yapılan etkinliğe akademik ve idari personelimiz ile öğrencilerimiz katıldı.

 

  Ülkemizde ve dünyada yaşanan darbelerden örnekler veren Dr. Öğr. Üyesi Adnan Küçük, “Demokrasilerde asıl olan, -askeri bürokrasi de dâhil olmak üzere- atanmışların, demokratik usullerle seçilmiş olanların iradesine tabi olmasıdır. Fakat bazı ülkelerde, askeri bürokrasi “kurtarıcı” pozisyonunu üstlenerek, askeri müdahaleler yapabilmektedir. Bazı ülkelerde askeri darbeler salt iç dinamikler neticesinde, güç mücadelesinde askerlerin galip gelmesi yoluyla ortaya çıkmaktadır. Osmanlı Devletinde Sultan Abdülaziz ve Beşinci Murat’ın hal edilmeleri buna en bariz misalleri teşkil etmektedir. Bazı ülkelerde ise darbeler, harici ve dâhili dinamiklerin birlikte organizasyonu şeklinde gerçekleşmektedir. Latin Amerika Ülkelerinde 1960-1980’li yıllarda, Güney Kore’de 1960-1970’li yıllarda, Türkiye’de 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 doğrudan darbeler, 15 Temmuz 2016 ihanet kalkışması, 12 Mart 1971 muhtırası, 28 Şubat post-modern darbesi bunun bazı örneklerindendir. Başarısız olan diğer bazı darbe teşebbüsleri ile gün yüzüne çıkan ya da çıkmayan cuntalaşma faaliyetleri de bunlara ilave edilebilir” dedi.

 

  Dr. Öğr. Üyesi Adnan Küçük, Milletimizin 15 Temmuz ihanet kalkışmasını canı pahasına kahramanca engellediğini belirterek, “Demokrasiyi darbeler olmaksızın yaşatmanın ön şartı, halkın demokratik Cumhuriyete sahip çıkması, sistemin ve rejimin mutlak sahibi olmasıdır. Halk bu iradesini bilinçli ve fiili olarak ortaya koyduğunda, demokratik Cumhuriyet selamette olabilecektir. Darbecilerin en belirgin özelliği, sistemi ve rejimi “halktan uzak tutarak” kendileri bizzat sahiplenmeleri ve kendilerini koruyucu ve kurtarıcı olarak görmeleri, toplumun etkili kesimlerinden de güçlü şekilde destek almalarıdır. Darbeci vesayet odakları demokrasisiz Cumhuriyeti halka karşı korumak adına darbeleri yapmakta, anayasal düzeni halka rağmen tesis etmektedirler. 27 Mayıs 1960’da, 12 Mart 1971’de, 12 Eylül 1980’de, 28 Şubat 1997’de etkin bir şekilde sesini çıkarmayan Türk halkı, 15 Temmuz 2016 günü gerçekleştirilen ihanet kalkışmasını canı pahasına engellemiştir. 15 Temmuzda yaşananlar, Dünya Demokrasi tarihinde emsaline rastlanamayacak bir hadisedir. Kahraman Türk Milleri, 15 Temmuz gecesi her türlü dâhili ve harici planları güçlü elinin tersiyle iterek, paçavra gibi çöpe atarak, demokratik Cumhuriyete sahip çıkmıştır. Ben o gece önce Kızılay meydanında sonra da Genelkurmay Başkanlığının önündeydim. Darbecilere karşı canımızı ortaya koyarak mücadele ettik. O gece benim hayatımda en lezzetli hatırası olan bir gecedir. Kükremiş ruh halini ortaya koyan kahraman Türk milletinin o ruh coşkusu ile bütünleşen ruhumuzla, korku nedir bilmeksizin, o gecede ihanet kalkışmasının engellenmesine katkı sağlamaya çalıştık. 15 Temmuz gecesi ve devam eden günlerde Halkımız, “sahipsiz olan demokrasinin, demokratik Cumhuriyetin, darbelerle, devrimlerle, işgallerle yıkılması haktır; biz Türk halkı olarak sahip çıkarsak, dâhili ve harici hiçbir güç, demokrasimizi, demokratik cumhuriyetimizi yıkamayacak, vatanımızı işgal edemeyecektir” şeklindeki sözün gereğini layıkıyla yerine getirmiştir. Yani halkımız demokrasisine, cumhuriyetine, vatanına sımsıkı bir şekilde sahip çıkarak, FETÖ’cü işgale mani olmuştur.15 Temmuz bu milletin tarihte emsali olmayan ve olmayacak şekilde demokratik sisteme sahip çıkması hadisesidir. Bu açıdan, 15 Temmuz demokrasi tarihimizin en önemli evresini oluşturmaktadır” dedi.