Üniversitemiz
Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Bölümü öğretim üyesi ve Toraks Derneği il
temsilcisi Prof. Dr. Füsun Kalpaklıoğlu başkanlığında ve Sağlık Bakanlığı
Kırıkkale Halk Sağlığı işbirliğiyle Üniversitemiz
Tıp Fakültesinde KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) bilgilendirme
toplantısı düzenlendi. Kırıkkale
ili ve çevresinden 35 pratisyen hekimin katıldığı toplantıda Prof. Dr.
Füsun Kalpaklıoğlu ve Doç. Dr. AyşeBaççıoğlu
konuşmacı olarak yer aldı.
KOAH Nedir?
Hastalık
hakkında bilgi veren Prof. Dr. Füsun Kalpaklıoğlu, KOAH’ın nefes yollarında
mikroplarla oluşmayan bir iltihaplanmaya bağlı oluşan ilerleyici bir akciğer
hastalığı olduğunu belirterek “KOAH, tüm dünyada önemli bir halk sağlığı sorunu
olmasına karşın, kamuoyu tarafından yeterince bilinmeyen bir hastalıktır. KOAH’ın görülme sıklığı 40 yaş üstü
yetişkinlerde %15-20’dir. Bir diğer deyişle toplumumuzda 40 yaş üstü her 5
kişiden birinde KOAH vardır. Ülkemizde bulunan 3-5 milyona yakın KOAH'lı
hastanın sadece 300-500 bini kendisinde hastalık olduğunu bilmektedir.” dedi.
Tüm Dünyada 3. Ölüm Nedeni
Küresel
Hastalık Yükü Çalışması verilerine göre
KOAH’ın yılda 2.9 milyon ölüme
neden olduğunu belirten Prof. Dr. Füsun
Kalpaklıoğlu, “Günümüzde tüm dünyada 3. ölüm nedeni haline gelen KOAH, tüm
ölümlerin de %5.5’inden sorumludur. Türkiye’de solunum sistemi hastalıkları en
sık görülen 3. ölüm nedenidir ve bu ölümlerin
%61.5’i KOAH nedeniyledir. Toplumun KOAH konusunda yeterli bilgiye sahip
olmaması, hastalığın erken tanısını ve etkin tedavisini güçleştirmektedir”
şeklinde konuştu.
Sigara İçenler Risk Altında
KOAH
gelişimi için tüm dünyada en yaygın görülen risk faktörünün sigara dumanı
olduğunu belirten Prof. Dr. Füsun
Kalpaklıoğlu, “Sigara içenler, içmeyenlere göre daha fazla solunumsal
şikayetlere, daha fazla solunum fonksiyon kaybına ve daha yüksek KOAH ölüm
oranlarına sahiptirler. Diğer tip tütün kullanımı (pipo, puro, nargile vb.) ve
çevresel tütün dumanı da KOAH gelişimine katkıda bulunmaktadır” dedi. Ayrıca
Prof. Dr. Füsun Kalpaklıoğlu, KOAH gelişiminde iç ortam hava kirliliği ve
tozlu-dumanlı işyerlerinde çalışmanın en önemli çevresel risk faktörleri
olduğunu ve fiziksel aktivitede azalma, hareketsizliğin de artık bir risk
faktörü olarak kabul edildiğini söyledi.
KOAH’lı Bir Hastanın Şikayetleri Nelerdir?
Prof.
Dr. Füsun Kalpaklıoğlu, KOAH’da en sık görülen yakınmaların nefes darlığı,
öksürük ve balgam çıkarma olduğunu belirterek “Nefes darlığı nedeniyle fizik
aktivitede azalma ortaya çıkar. Eforda nefes darlığı çeken kişi, yol yürümek
istemez, günlük işlerini azaltır, markete gitmeye çekinir ve zamanla evden
çıkmamayı tercih eder hale gelir. Bu şekilde giderek artan fiziksel aktivite
azalması, hastanın yaşam kalitesini bozarak hastalığın ilerlemesine neden olur,
sakatlık ve ölüme yol açar” dedi.
Prof.
Dr. Füsun Kalpaklıoğlu, haftada iki saat ve daha fazla yürüyüş yapan hastalarda
hem KOAH nedeniyle hastaneye başvurularda hem de bu hastalık nedeniyle ortaya
çıkan ölüm oranlarında %30-40 azalma saptandığını belirterek hastalığın
önlenmesinde ve ilerlemesinin engellenmesinde fiziksel aktivitenin önemini
vurguladı.
KOAH Tanısı, Nefes Ölçüm Testi ile
Kolayca Konuluyor
KOAH'ın
tanısının basit ve ağrısız bir test olan nefes ölçüm testi ile kolayca
konulabileceğini söyleyen Prof. Dr. Füsun Kalpaklıoğlu ,”KOAH’ın erken tanısı,
hastalığa bağlı sakatlık ve ölüm oranlarını azaltacaktır. Bu nedenle, 40 yaş
üstü, sigara içmiş ya da içmekte olan ve/veya meslek icabı ya da çevresel ortam
gereği tozlu ortamlarda bulunan kişilerde müzmin seyirli öksürük, balgam ve
nefes darlığı yakınmalarından en az birinin bulunması halinde kişinin bir göğüs
hastalıkları hekimi tarafından görülüp ‘nefes ölçüm testini’ yaptırması
gerekir” dedi.
Tedavisi Mümkün
KOAH’ın
ilerleyici bir hastalık olmasına karşı önlenebilir ve tedavi edilebilir bir
hastalık olduğunu ifade eden Prof. Dr. Füsun Kalpaklıoğlu, “KOAH’lı bir
hastanın yapması gereken ilk iş sigarayı bırakmak amacıyla hekime
başvurmasıdır. Sigara bağımlılığı tedavi edilebilen bir hastalıktır. Bunun
dışında, diğer zararlı toz ve dumandan uzak durulması, grip ve zatürre
aşılarının yapılması ve nefes yoluyla alınan ilaç tedavisinin yanı sıra
fiziksel aktivitenin önerilmesi ve uygulanmasının sağlanması; hem hastalık
gelişimi, hem hastalığın ilerlemesi ve kötü sonuçlarının önlenmesinde önemli
bir adımdır. Yeterli bir fiziksel aktivite için ağır egzersizlere gerek yoktur,
haftanın çoğu günleri yapılan orta yoğunluktaki fiziksel aktivite yeterlidir.
Herkesin yapabileceği bir aktivite olan yürüyüş, düzenli fiziksel aktivitenin
sağladığı hemen tüm yararları sağlayabilmektedir” açıklamasında bulundu.


