Dünya
Yaşlılar Günü münasebetiyle Üniversitemiz Tıp Fakültesi ve Yaşlı Sağlığı
Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürlüğü işbirliğiyle “Yaşlılık
Döneminde Öne Çıkan Sağlık Sorunları” konulu panel düzenlendi.
Prof.
Dr. Dilek Kılıç Konferans Salonu’nda düzenlenen etkinliğe Tıp Fakültesi
Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Turgut Deniz, Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı
Prof. Dr. Atike Tekeli Kunt, doktorlar, hemşireler, Tıp Fakültesi akademik ve
idari personeli katıldı.
Panelin
açılış konuşmasını yapan Yaşlı Sağlığı Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkez
Müdürü Prof. Dr. Meral Saygun, “Yaşlı nüfus artış hızına paralel olarak
yaşlılık ve yaşlı sağlığı konularında farkındalık oluşturmak, hak ettiği
saygınlığı ve değeri vurgulamak amacıyla Birleşmiş Milletler tarafından 1990
yılından bu yana 1 Ekim, Dünya Yaşlılar Günü olarak kutlanmaktadır. Biz
Hekimlere düşen görevde yaşlılarımızın sağlıklı yaşlanması ve yaşlanmaya bağlı ortaya
çıkabilecek önemli sağlık sorunlarına karşı yaşlılarımızı korumaya çalışmaktır.
Bu amaçla düzenlediğimiz panelimizde Doç. Dr. Burcu Karaca “Yaşlılarda Düşme
Neden Olur ve Nasıl Önlenir”, konulu sunumuyla, Dr. Öğr. Üyesi Mihrimah Öztürk
ise “Unutkanlık mı? Bunama mı? İleri Yaş Unutkanlığına Yaklaşım” konulu
sunumuyla bizlere bilgi verecek. Katılımınız için teşekkür ederim” dedi.
Yaşlanma
ile birlikte düşme riskinin arttığını belirten Üniversitemiz Tıp Fakültesi Fizik
Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burcu Karaca, “Her
yıl 65 yaş ve üzeri kişilerin üçte biri düşmekte ve buna bağlı olarak hafif ya da şiddetli seviyelerde sağlık sorunları
yaşamaktadır.. Bu hastaların yarısı birden fazla kere düşmektedir. Düşme riski
yaşla birlikte önemli ölçüde artar ve her düşüşte ciddi yaralanma riski de
artar. Düşmelerin %10 ya da 15’i ciddi yaralanmalara sebep olur ve yaşlı
bireylerde kasıtsız yaralanmalara bağlı ölümler en yaygın 5. ölüm nedenidir. Ciddi
yaralanmaların çoğu kırıklardan kaynaklanır. Çoğu özellikle kalça kırıkları,
kalça kırığı hastalarının %75 kadarı önceki işlev seviyesini kazanamaz. Hastaneye
kaldırılan hastalarda düşme nedeniyle sakatlanma riski de yüksektir. Düşmelerin
diğer ciddi sonuçları arasında kafa travmaları, ağrı, hareket kabiliyetinin
kısıtlanması, tekrarlayan düşme korkusu, depresyon ve sosyal izolasyon yer
alır. Düşme korkusuyla birlikte hastalar sıklıkla aktivitelerini kısıtlarlar.
Bu da daha fazla fonksiyonel azalmaya, kas güçsüzlüğüne, sakatlanma ve düşme
riskinin artmasına neden olur. Genel olarak hastaların düşmesi ve fonksiyonel
gerilemesinin önlenmesi için hasta aktif kalmaya teşvik edilmelidir. Mümkün
olduğunda hastalar, kendi ihtiyaçlarına ve tercihlerine uygun özel programlara yönlendirilmelidir.
Güç, denge veya mobilite eksiklikleri olan hastalar fizik tedavi merkezlerinden
fayda sağlayacaktır. Serebrovasküler hastalıklar, Parkinson hastalığı ve
vestibüler bozukluklar için özel rehabilitasyon programları mevcuttur” dedi.
Dünya
nüfusu içerisindeki yaşlı oranının giderek arttığını ifade eden Üniversitemiz
Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Mihrimah Öztürk, “2020
verilerine göre dünyada 1.2 milyar 60 yaş üstü insan var. Dünya Sağlık Örgütü
verilerine göre 2030 yılında her 6 kişiden biri 60 yaş üstü olacak. Yaş
ilerledikçe bazı fiziksel değişiklikler yaşıyoruz ama bizi en çok korkutan
şeylerin başında unutkanlık geliyor. Yaşlandıkça öğrenmemiz zorlaşabiliyor ve bazı
kişileri, olayları daha zor hatırlayabiliyoruz. Bilişsel olarak esnekliğimiz ve
işlen hızımız azalabiliyor. Eskiden inanıldığı gibi bunama ya da Alzheimer yaşlılığın
kaçınılmaz bir sonu değildir. Unutkanlık varsa bunu hastalık olarak
değerlendiriyoruz. 65 yaş üzerindeki bireylerin %40’ kadarı belli şekillerde
unutkanlık yaşar. Ancak buna rağmen hatırlayabilir ve günlük hayatlarını
sürdürebilir. Yaşla ilgili bellek bozukluğunda bir yıl önce yaşanan bir olayı,
konuşmayı hatırlamayabiliriz. Demans hastaları ise yakın zamanlı olayları,
konuşmaları, doktor randevularını hatırlayamazlar. Demans dediğimiz şey aslında
bunamadır. Bazen tanıdığımız birinin adını hatırlamayabiliriz ancak sonra hatırlarız.
Demans hastaları en yakınlarının bile ismini hatırlamadıkları durumlar yaşayabilir.
Zaman zaman kelime bulmakta zorlandığımız oluyor ama bu durum konuşmamıza engel
olmuyor. Demans hastaları ise kelime bulmaya çalışırken çok daha uzun
duraksamalar yaşarlar. Unutkanlık yaşayanlar, durumun farkında olarak doktora
gelirler ancak demans hastaları erken evre dışında durumun farkında değildir. Demansların
%70-80’ini alzheimer oluşturduğu için aslında alzehimer dediğimizde bunamadan
bahsetmiş oluyoruz. En sık görülen Alzheimer belirtileri; unutkanlık, kişilik
değişikliği, sosyal içe çekilme, eşyaları yanlış yere koyma, yanlış kararlar,
iletişim sorunları, görme ve işitme sorunları, yer ve zaman karıştırma, günlük
aktivitelerde zorlanmadır. Yaşlandıkça nasıl ki cildimizde ve kas gücümüzde
değişme oluyorsa beynimizin bazı işlevlerinde de gerilemeler oluyor. Belli bir
seviyeye kadar bu çok normaldir. Alzheimer hastalarında beyin normalden çok
daha fazla küçülüyor. Bunun da sebebi var olan beyin hücrelerinin ölmesidir. Unutkanlıkla
başa çıkmak için günde 6-8 saat uyumaya özen göstermek, dil öğrenme veya müzik
aleti çalma gibi beceriler elde etmeye çalışılmak, egzersiz yapmak ve sağlıklı beslenmek,
alkol ve sigaradan uzak durmak, beden ve zihin sağlığımıza iyi gelecek aktivitelere
katılmak, sosyal ortamlarda bulunmak ve insanlarla iletişim kurmak önem
taşımaktadır” şeklinde konuştu.
Panel,
Doç. Dr. Burcu Karaca ve Dr. Mihrimah Öztürk’ün katılımcıların sorularını
cevaplaması ve genel değerlendirme ile sona erdi.
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)