Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılı etkinlikleri kapsamında Üniversitemiz Genç Maliyeciler Topluluğu tarafından “Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılında Türk Dünyası” konulu panel düzenlendi.
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü Başkanı Prof. Dr. Seyfi Yıldız’ın moderatörlüğünde yapılan panelde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, TBMM NATOPA ve Parlamentolar Arası Birlik Türk Grubu Üyesi, Ankara Milletvekili Prof. Dr. Mevlüt Karakaya, Ahlat Belediye Başkanı Abdulalim Mümtaz Çoban ve TÜRKSOY Genel Sekreter Yardımcısı Sayit Yusuf, konuşmacı olarak yer aldı.
Panele Rektör Vekilimiz Prof. Dr. Mehmet Başalan, Genel Sekreterimiz Dr. Öğr. Üyesi Şevket Evci, Cumhuriyet Başsavcısı İbrahim Keskin, Bkm. Alb. Murat Köylü, 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı İsmail Sezgin, Yahşihan Belediye Başkanı Osman Türkyılmaz, akademik ve idari personelimiz ile öğrencilerimiz katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan program, Genç Maliyeciler Topluluğu Zehra Betül Öğürtay'ın açılış konuşması ile devam etti.
Zehra Betül Öğürtay konuşmasında, “Bugün burada Türk dünyasının zengin mirasını, kültürünü ve tarihini, seçkin konuklarımızla konuşmak için bulunuyoruz. Genç Maliyeciler Topluluğu olarak bu toplantıyı yapmamızın amacı hangi meslekten olursak olalım öncelikli olarak Türk dünyasının değerlerini yüceltmek, bu değerlerin gelecek nesillere aktarılmasını sağlamak ve tarih şuurunu oluşturmaktır” dedi.
Rektör Vekilimiz Prof. Dr. Mehmet Başalan, “Değerli konuklarımız ve öğrencilerimiz, şahsım ve Üniversitemiz adına sizleri selamlıyorum. Şehrimize ve Üniversitemize hoş geldiniz. Rektörümüz Prof. Dr. Ersan Aslan, bugün İçişleri Bakanı Sayın Ali Yerlikaya’nın bir programı sebebiyle Ankara’da bulunuyor. Rektörümüz, misafirlerimize ve bütün katılımcılara selamlarını iletmemi istediler. Üniversitemiz, Sayın Cumhurbaşkanımızın akademik yıl açılışlarında ifade ettiği gibi Türkiye Yüzyılı’nda ve Yakın Geleceğin Büyük Türkiyesi’nde büyük hizmetler, büyük roller üstlenmektedir. Üniversitemiz, Türk yükseköğretimine, Türkiye’nin ve dünyanın araştırma ve geliştirme ekosistemine katkı, yerelden başlayıp tüm dünya çapında sosyal katkı ve uluslararasılaşma alanları başta olmak üzere görevlerini yapmaktadır. 35.000 öğrencisi 3.000’ e yakın akademik ve idari personeliyle Kırıkkale Üniversitesi çok büyük bir ailedir. 133 öğrenci topluluğumuz vesilesiyle Üniversitemizde zaman zaman değerli misafirler konuk ediyoruz. Bugün burada Türk dünyası ile ilgili değerli bilgilerini bizlerle paylaşacak olan hem mektepli hem alaylı 4 bilim adamımızı ağırlıyoruz. Katılımlarınız için teşekkür ediyorum. Bu tür faaliyetlerin Türkiye’nin ve Türk dünyasının gücünü anlamamıza vesile olmasını, bugünlerde kan ağlayan Gazze gibi mazlum coğrafyalara destek olmasını temenni ediyorum” dedi.
Binlerce yıllık devlet geleneği olan Türk milletinin kurduğu devletlerle her zaman mazlumun yanında zulmün karşısında yer aldığını, güvenin ve huzurun teminatı olduğunu belirten Panel Moderatörü Prof. Dr. Seyfi Yıldız, “Bugün Üniversitemizde, göz bebeğimiz Kıbrıs’ı, Başkentimiz Ankara’yı, Türklerin Anadolu’ya açılan kapısı Ahlat’ı ve Türk kültürünün dünyadaki bayraktarı TÜRKSOY’u ağırlamaktan büyük bir mutluluk duyduğumuzu ifade etmek isterim. Bugün Türk dünyası, Türk devletleri Teşkilatının Devlet Başkanları 10. Zirvesinin “Türk Devri” sloganı ile uluslararası alanda ciddi bir odak noktası haline gelmiştir. Türk dünyası ekonomiden- sağlığa, sağlıktan savunmaya, savunmadan kültüre birçok alanda yüksek düzeyli iş birliği içerisindedir. Bu da bölge ekonomisine farklı bir ivme kazandırdığı gibi dünyanın ilgisini Türk coğrafyasına doğru çekmektedir. Özellikle bu dönemde Can Azerbaycan toprağı olan Karabağ’ın Azerbaycan’ın 44 günlük vatan savaşı sonrasında işgalden kurtarılması ve bu süreçte Türkiye’nin kardeşlik hukuku çerçevesinde Azerbaycan’ın haklı mücadelesinin yanında bir Ağrı Dağı gibi durması Türk dünyasının birlik ve beraberliğini zirveye taşımıştır. Türkler tarihin her döneminde olduğu gibi bugün de dünyada şefkat ve merhamet ikliminin yeşermesinde önemli rol oynamaktadır. İşte binlerce yıllık devlet geleneği ile kadim Türkistan’da köklenen Türkiye Cumhuriyeti bugün Anadolu’da 100 yaşında ulu bir çınar olmuştur. Bu çınarın gölgesinde dün olduğu gibi bugün de dünyada zulüm ve haksızlığa uğrayan tüm etnik kimlikler için güvenin ve huzurun teminatı vardır. Bugün dünyanın gözü önünde Gazze’de yaşananlar tarihin sayfalarına kara bir leke olarak yazılacaktır. Gazze’de bugün tüm insanlık değerleri yerle bir edilirken; çocuk, yaşlı kadın demeden Gazze halkı bir soykırıma maruz bırakılmaktadır. Maalesef bunu Batı medeniyeti bir film gibi izlemekte ve tepki göstermemektedir. Yani aslında bugün medeniyetiyle öğünenler dünyanın gözü önünde bebek kanı akmasını seyredenlerdir. Ha Ahlat, ha Gazze. İkisi arasında bir fark yoktur. Yine bu sözde medeniyet denilen canavardan korunmak için İkinci Göktürk Devleti kağanlarından Bilge Kağan Türk milletine 'Ey Türk Ulusu; kendine dön, kendini anla, daha da yükseleceksin' diye seslenmektedir. Evet Cumhuriyetimiz 100 yaşında, KKTC 40 yaşındadır. Cumhuriyetimizin 100. yılında tüm kardeş devletlerle birlikte kuracağımız birliktelik dünyanın adalet ve merhamet medeniyetini doğuracaktır” şeklinde konuştu.
Panel, açılış konuşmalarının ardından panelistlerin konuşmaları ile devam etti. Tarihimizin bizlere bir sorumluluk yüklediğini ve bu sorumluluktan kaçamayacağımızı hatırlatan TÜRKSOY Genel Sekreter Yardımcısı Sayit Yusuf, “Sevgili öğrenciler, hepinizi Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı TÜRKSOY ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum. Çok önemli bir eğitim kurumu olan Kırıkkale Üniversitesi’nin Türkiye’yi yönetecek yeni nesillerin gelişmesinde ve şekillenmesinde çok büyük emeği var. Sayın Rektörümüzün şahsında tüm Kırıkkale Üniversitesi ailesini tebrik ederim. Böylesine önemli bir konu üzerine etkinlik düzenliyor olmanız, ayrıca takdire şayandır. Ay yıldızlı bayrağımızın ve Türk dünyasının bize verdiği motivasyon ve maneviyat bütün meslek gruplarını, sektörleri ilgilendirir. Türk dünyasının herhangi bir yerindeki Türk’ün, mutlaka Türk dünyasının ve Türklüğün birikiminden haberdar olmalıdır. Tarihi olarak kaçınılmaz bir durum söz konusudur. Coğrafyamız, Türklüğümüz bizi buna davet ediyor. Liderlerimizin de dediği gibi devir artık Türk devridir. 100-200 yıl verdiğimiz o araya son verdik. Dünyaya bir nizam gelecek. Seyfi Hocamız “Ha Gazze, ha Ahlat” dedi. Ben bu ifadeye şöyle bir renk katmak istiyorum: Ahlat ayağa kalkarsa Gazze’de bugün yaşananlar yaşanmaz. Ahlat’ın, Lefkoşa’nın ayağa kalkması lazım. Türk dünyasının dört bir tarafında bizim kardeşlerimizin oluşturduğu medeniyetin mirasının sahiplerinin ayağa kalkması lazım. Yakın veya uzak çevremizde yaşanan zulümler, ancak milletimizin güçlü olduğu devirlerde yok oluyor. Türkler ne zaman cihan hakimiyeti oluşturmuşsa, güçlü devletler kurmuşlarsa o dönemlerde huzur ve adalet vardır. İnsanlığın huzuru vardır. Genç kardeşlerimiz şunu iyi bilmelidir ki; hangi meslek dalında olurlarsa olsunlar Türk dünyası olgusu ile karşılaşacaksınız. İstesek de istemesek de bu tarihi misyonu sürdüreceğiz. Geleceğe, dünyadaki bu dehşetli rekabete hazır olmanız, kendinizi en iyi şekilde yetiştirmeniz gerekiyor. Biz TÜRKSOY olarak yaptığımız çalışmalarla bu değerleri Türk dünyasına tanıtıyoruz. Türk dünyasının kültürel zenginliğini tanıtmaya ve geliştirmeye gayret ediyoruz” dedi.
Etkinlik sebebiyle Rektörümüze teşekkür ederek sözlerine başlayan Ahlat Belediye Başkanı Abdulalim Mümtaz Çoban, konuşmasında “ Bugünler milat dediğimiz günlerdir ve ev sahipliğiniz çok önemlidir. Bu nedenle hassaten teşekkür ediyorum. Kronolojik olarak Hurriler, İskitler, Sümerler, Akadlar, Persler, Urartular, Roma ve Bizans yönetimlerinde olan Ahlat, 641 yılında Hz. Ömer döneminde İyaz Bin Ganem komutasındaki İslam orduları tarafından fethedildi. 122 sahabe de Ahlat’ta medfun bulunmaktadır. Büyük Selçuklu’nun mimarları Tuğrul ve Çağrı Beyler, 1018 yılında başkenti İsfahan’dan Ahlat’a taşırlar. 1000 yıl önceki başkentiniz Ahlat’tır. Ahlat sizindir ve dimdik ayaktadır. 1071 yılına gelmeden Türkler Anadolu’da muhteşem bir şehir inşa etmişlerdir. Bu şehrin en büyük özelliği şudur: 24 Oğuz boyunun hepsi Ahlat’ta toplanır. Ahlat’ta toplanan Türk aklı ve şuuru 1071 öncesinde Anadolu Selçuklu Devleti’nin bütün muhtevasını oluşturur. Ahlat’ta doğan bu ruh ve devlet aklı, 9.200 abideyle 4000 yıllık siyasi harsımızın bütün muhtevasını Ahlat’ta toplar. Hayme Ana’nın ve Ertuğrul Gazi’nin doğum yeri Ahlat’tır. Ahlat’ta öyle bir mefkure inşa ederler ki Sultan Alparslan Malazgirt Savaşı’na giderken şöyle kahramanca bir ifade kullanır: ‘Ya Rabbi, niyetim halistir. Eğer niyetimiz halisse bizi muzaffer eyle. Halis değilse bizi kahreyle’ der. Kaç kişi böyle bir şey söyleyebilir? Türk’ün büyüklerinden Sultan Alparslan tüm dünyaya ilan eder ve Türk Milleti’ne seslenir: ‘Size bir daha bozulmayacak, ebedi bir yurt inşa ediyorum. Ebed müddet devletinizin mülkü olacaktır’ der. 1000 yıldır bu topraklar değişmez Türk yurdudur. Nice 1000 yıllara” ifadelerini kullandı.
Küresel sorunların çözülememe nedenleri hakkında bilgi veren TBMM NATOPA ve Parlamentolar Arası Birlik Türk Grubu Üyesi, Ankara Milletvekili Prof. Dr. Mevlüt Karakaya, “Kırıkkale Üniversitesi’ne böylesine önemli bir konuyu ele aldığı için teşekkür ediyorum. Sevgili gençler, Türk milletinin bugüne kadar yaptıklarını, ecdadımızın dünyaya bir nizam getirdiğini, Türk milleti dediğimizde bizim asıl düsturumuzun Nizam-ı Alem ve İlayı Kelimetullah olduğunu hepimiz biliyoruz. Ama öyle bir dünyada yaşıyoruz ki teknoloji başta olmak üzere dünya çapındaki gelişmeler ve değişimler, dünyayı da farklı yerlere getiriyor. 20. Yüzyılın son çeyreğinde hızla artan küreselleşme süreci, ekonomik yapısı ve vahşi kapitalizmiyle 11 Eylül saldırısına kadar hızla devam etti. Bu süreçte dünyadaki egemen güçler bir dünya düzeni oluşturmaya çalıştılar. Şunu unutmayalım ki gençler, bir düzeni güçlüler kurar. Düzen, güçlünün tarafına çalışır. Dünya düzeni de hep öyle kuruldu. Birinci ve ikinci dünya savaşları sonrası galip devletler o düzeni kurdu. Bugün yaşadığımız sorunların önemli bir kısmı o gün kurulan dünya düzeninin bugünün şartlarını karşılamamasından kaynaklanmaktadır. Bunun sıkıntılarını çekiyoruz ve kavgasını veriyoruz. Bu konular birbirinden ayrı değildir. Bugün Gazze’de, Ortadoğu’da, Doğu Akdeniz’de, Kafkaslar’da, Rusya-Ukrayna Savaşı’nda veya dünyanın herhangi bir yerinde yaşadığımız küresel sorunların, hatta çözülemeyen birçok sorunların çözülememesinin nedeni; küresel yönetişimin başarısızlığı ve küresel yönetişim kurumlarının itibarlarını yitirmeleridir. Gazze’de 40 günden fazla süren bir katliam ve soykırım var ama Birleşmiş Milletler kılını kıpırdatamadı. Pandemi döneminde de Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütü son derece zayıf kaldı ve geriden geldi. 5 ülkeden oluşan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, oy birliğiyle karar alıyorlar ancak hiçbir zaman karar alamadılar. Acil müdahale edilmesi gereken konularda müdahil olunamadı. Dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanımızın Birleşmiş Milletler Genel Kurulları’nda doğrudan muhataplarına söylediği ‘ Dünya beşten büyüktür’ sözünün nedeni budur. Bu dertle dertlenen sadece Türkiye var. Çünkü bu bizim misyonumuzda var. Ecdadımızdan aldığımız miras, bize farklı bir misyon yüklüyor. Bunu siyasi anlamda söylemiyorum. Bu insanlıkla alakalıdır. Dünyaya nizam getirme misyonunu ecdattan aldığını söyleyen Türk milletidir. Onun için ‘Gazze’de kan akarken biz burada duramayız’ diyoruz. ‘Orada ne işimiz var’ diyenler olabilir ama dünya çok küçük. Bugün oradaki, yarın sınırında, sonrasında topraklarında yaşanabilir. Bu anlamda uyanık olmalıyız” dedi.
Türk devletlerinin vakit kaybetmeden ortak çalışmalarını artırması gerektiğini ifade eden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, “Değerli dostlar ve değerli genç kardeşlerim, Kırıkkale Üniversitesi’ne bizleri bir araya getirdiği için teşekkür ederim. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak orada yaşayan bütün kardeşlerinizin sevgi ve selamlarını sizlere iletmek isterim. Kısa bir süre önce 100. yılımızı kutladığımız gibi dün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 40. yılını gururla kutladık. Kıbrıs’ta yaşayan kardeşleriniz 1500 yıllardan günümüze kadar Anadolu’nun bağrından kopup Kıbrıs’a geldiler. Her şeye ama her şeye rağmen varlıklarını sürdürdüler. Mavi Vatan’ın bekçiliğini, koruyuculuğunu yaptılar. Kuzey Kıbrıs’ın ve kültürümüzün tanıtılması ve anlatılması ile ilgili her yerde bulunmaya çalışıyoruz. Her adım attığımız yerde yanı başımızdaki Rumların engeli ile de karşı karşıyayız. 2004 yılında yapılan referandumda evet diyen kuzey, hayır diyen güney olmasına rağmen Rumlar, Avrupa Birliği’ne alındı. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bir tarafa itilerek ambargolara maruz kaldı. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin elini tutan tek yer anavatan Türkiye oldu. Kültürümüzle, tarihimizle, geçmişimizle esasında yapmamız gereken Türk Devletlerinin tanınmasına, birbirimizle tanışmamıza vesile olacak etkinlikler yapmaktır. Çok hızlı bir şekilde bir araya gelmemiz gerekiyor. Kaybettiğimiz zamana bakmadan geleceğimize bakarak aynı şemsiye altında olmalıyız. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.” dedi.
Panel, konuşmacılara plaket verilmesi ve hatıra fotoğrafı çektirilmesi ile sona erdi.
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)