Zaferlerle ve
kahramanlıklarla dolu tarihimizde müstesna bir yeri olan Çanakkale Zaferimizin
109. yılı münasebetiyle Üniversitemiz Mavi Salon’da “18 Mart Çanakkale Zaferi ve
Şehitleri'ni Anma Günü” konulu program düzenlendi.
Türk Tarih Kurumu Başkanı
Prof. Dr. Yüksel Özgen’in konuşmacı olarak yer aldığı etkinliğe Kırıkkale Valisi
Mehmet Makas, Garnizon Komutanı Tuğg. Mehmet Ali Durmuş, Cumhuriyet Başsavcısı
İbrahim Keskin, İdare Mahkemesi Başkanı Erkan Ceylan, Atatürk Kültür, Dil ve
Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Büyükelçi Prof. Dr. Derya Örs, Rektörümüz Prof. Dr.
Ersan Aslan, İl Emniyet Müdürü Mustafa Emre Başbuğ, İl Jandarma Komutanı J. Kd.
Alb. Barış Cücen, il müdürleri, Rektör Yardımcılarımız Prof. Dr. Mehmet Başalan
ve Prof. Dr. Erol Yılmaz, Genel Sekreterimiz Dr. Öğr. Üyesi Şevket Evci, akademik
ve idari personelimiz ile öğrencilerimiz katıldı.
Saygı duruşu ve
İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan program, Kur’an-ı Kerim tilaveti ve
şehitlerimiz için dua edilmesi ile devam etti.
Atatürk Kültür, Dil ve
Tarih Yüksek Kurumu tarafından hazırlanan Çanakkale Zaferi’nin anlatıldığı
videonun izlenmesinin ardından Rektörümüz Prof. Dr. Ersan Aslan, programın
açılış konuşmasını yaptı.
“Ne
Geçmişte Sevdamızdan Vazgeçtik Ne de Gelecekte Sevdamızdan Vazgeçeceğiz”
İstiklale ve istikbale ne
kadar aşık bir millet olduğumuzu Çanakkale Zaferi’nin dost ve düşman herkese
gösterdiğini belirten Rektörümüz Prof. Dr. Ersan Aslan, “Hepiniz 18 Mart
Çanakkale Zaferi ve Şehitlerini Anma Günü etkinliğimize hoş geldiniz. Kıymetli
başkanlarımıza davetimize icabet ettikleri için teşekkür ederim. Sultan Alparslan,
Anadolu’nun kapılarını açtığından bu yana dünyadaki egemen güçler devamlı
olarak bu topraklara hakim olabilmek için sürekli çabalamışlar ve senaryolar
üretmişlerdir. O zamandan 18 Mart’a geldiğimizde dünyanın tüm güçleri
toplanıyor ve Çanakkale Boğazımızdan geçip İstanbul’a demirlemek istiyorlar ama
başaramıyorlar. Neden? Mehmet Akif’in dediği gibi istiklale ve istikbale aşık olan
milletimizi hesaba katmıyorlar. Müslüman Türk milleti kendisinden kat kat büyük
düşmana neredeyse 15 Temmuz’da yaptığımız gibi kazma kürekle savaşıyor ve
Çanakkale’nin geçilmezliğini ilan ediyor. Çanakkale’yi geçemeyen ve Kurtuluş
Savaşı’nda topraklarımızı ele geçiremeyenler, 15 Temmuz’da olduğu gibi farklı
senaryolarla hain emellerini gerçekleştirmek istiyorlar. Siz gençler de onların
kirli emellerine ulaşmaması için ülkemizdeki teknoloji devrimine katkı
sağlamalısınız. Yüksek teknolojili ürünler üreten yerli ve milli projelerde yer
alacaksınız ve bizi dünya devletleri arasında zirveye taşıyacaksınız. Onlar
kirli emellerinden vazgeçmeyecekler ancak bizler de ne geçmişte sevdamızdan vazgeçtik
ne de gelecekte sevdamızdan vazgeçeceğiz. Hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum” dedi.
“Çanakkale
Ruhu, İkinci Yüzyılına Ulaşan Şanlı Türkiye Cumhuriyeti’mizin de Temel
Şiarlarından Olmuştur”
Programda konuşma yapan
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Büyükelçi Prof. Dr. Derya
Örs, “Anadolu’nun merkezinde yer alan Kırıkkale’de, Anadolu’nun önemli
kapılarından Çanakkale’deki zaferimizi ve Çanakkale Şehitlerimizi anmak üzere
tertip edilen bu özel program vesilesiyle sizleri saygıyla selamlıyorum. Kilitbahir
yamacına ‘Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın / Bu toprak, bir devrin battığı
yerdir.” dizeleri nakşedilen Necmettin Halil’in bu şiiri, “Bir harbin sonunda
bütün milletin / Hürriyet zevkini tattığı yerdir.’ şeklinde sona ermektedir. Dolayısıyla,
18 Mart 1915 tarihinde Çanakkale Boğazı’na yüklenen düşman, esasen tek dişli
canavarların ezelden beri hür yaşayan milletlere zincir vurma arzularının bütün
dünyayı ateşe attığı bir devrin temsilcisi olarak görülebilir. Nitekim Faruk
Nafiz’in velûd kaleminden de anladığımız gibi, donanmalarıyla topa,
bataryalarıyla tüfeğe, ordularıyla nefere hücum eden çelikten alaylar
Çanakkale’de milletimizin başına üşüşmekten ne hayâ ne de imtina etmiştir.
Fakat ‘nice tüysüz yiğitlerin’ Türk Bayrağı altında yazdığı destanla,
işgalcilerin bayrağı tutuşup yere düşmüş, böylece zalimin haklı, vahşinin
kudretli sayıldığı devrin sonuna gelinmiştir. Bununla birlikte belirtmek
gerekir ki, bu önemli zafer ve onun mimarları yalnızca yıl dönümlerinde
anılmamakta, Türk devleti ve milletinin benliğinde anbean yaşatılmaktadır. Zira
1915’te Türk milletinin yedi düvele karşı elde ettiği bu zaferi mümkün kılan
Çanakkale Ruhu, Anadolu’nun Türk yurdu olarak kesin bir şekilde tescil edildiği
Millî Mücadele’ye de yön vermekle kalmamış, ikinci yüzyılına ulaşan şanlı
Türkiye Cumhuriyeti’mizin de temel şiarlarından olmuştur. Bu çerçevede, 18 Mart
Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü vesilesiyle bu kıymetli programı
düzenleyen ve bizleri davet eden Kırıkkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ersan
Aslan’a teşekkürlerimi sunuyorum. Sözlerime son verirken, Çanakkale’de kendini
dünyaya tanıtan, Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah
arkadaşlarını, dünden bugüne Çanakkale’nin geçilemeyeceğini, Türkiye’ye diz
çöktürülemeyeceğini ispatlayan aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi
şükran ile anıyorum.” şeklinde konuştu.
“Bizler
Benliğimize Güvenmekle Mükellefiz”
Program, Kırıkkale
Valisi Mehmet Makas’ın konuşması ile devam etti. Konuşmalarına teşekkür ederek
başlayan Kırıkkale Valisi Mehmet Makas, "Bugün 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin
109. Yıl Dönümünü hep beraber kutluyoruz ve aynı zamanda da aziz milletimizin
kutlu yürüyüşündeki tüm şehitlerimizi anıyoruz. Bizler benliğimize güvenmekle
mükellefiz. Biz öyle ecdadın torunlarıyız ki her daim hakkı temsil etmişiz.
Aslında yaşayan mücadele ta Orta Asya’dan çıkıp Anadolu kapılarına dayanmamız
ve üç kıtada hüküm sürmemiz iken diğer taraftan Çanakkale Savaşımız, Kurtuluş
Savaşımız, Kıbrıs Savaşımız ve 15 Temmuz, hepsi hak ile batılın mücadelesidir.
Dolayısıyla ecdadımızla ne kadar övünürsek azdır çünkü ecdat, kutlu yürüyüşünde
hiçbir zaman Allah’tan başka bir yerde baş eğmemiştir. Biraz önce Sayın
Cumhurbaşkanımızın Çanakkale konuşmasında, Çanakkale Zaferini şöyle
nitelendirdi: Aslında bu bir dik duruştur. Çanakkale, bir duruştur. Çanakkale
bir ruhtur ve o ruhu da kendine, dünyaya nizam vermek adına rol biçmiş olan
Yüce Türk Milleti, tarihinin her sahnesinde ifa etmiştir. Bizler o dik duruşu
sergiliyoruz çünkü bizler, hep fetih kültürü ile yürümüş ancak vatan savunması
noktasında mazlum ve masumların imdat umdukları yerde silaha ve kılıca sarılmış
bir milletiz. Bizim milletimiz hakkı temsil ederken, dünyaya nizam verirken
hiçbir zaman da merhameti elinden bırakmamış bir millettir. Çanakkale Zaferi,
tarih sayfalarına altın harflerle yazılmış, son kalenin savunulduğu, bu
değerlerin son yuvası olan Anadolu'nun savunulduğu mübarek ve kutlu bir
zaferdir. Sayın Rektörümüz kendi müsteşarlığı döneminde, o dik duruşu her zaman
sergiledi, hilalin temsilcisi oldu ve o hilali, o milli duruşu sergilemeye yüce
milletimizin liderleri devam ettiriyor ve devam ettirecek. Cumhurbaşkanımızın
‘One Minute’ demesi, ‘ Dünya 5’ten büyüktür’ demesi böyle bir dik duruştur. ‘Siz öldürmeyi çok
iyi bilirsiniz’ demesi bugünkü Gazze’deki İsrail’i bize anlatıyor. Dolayısıyla Yüce Türk Milleti adaletli ve
hoşgörülü bir yönetimi yaymak adına kutlu yürüyüşüne devam edecek." dedi.
Konuşmaların ardından Türk
Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yüksel Özgen tarafından “18 Mart Çanakkale
Zaferi ve Bir Milletin Dirilişi” konulu konferans verildi.
“Çanakkale
Ruhu Aslında İnsanımızın, Kadınımızın ve Gencimizin; Metaneti, Aşkı, Sevgisi ve
Vatanına Olan Bağlılığıdır”
Birinci Dünya Savaşının
ve Çanakkale cephesinin oluşumundaki süreci anlatan Prof. Dr. Yüksel Özgen, ''Sayın Valim, Sayın Atatürk Yüksek Kurulu Başkanım, Sayın Rektörüm, Kırıkkale
İlimizin İdari ve Askeri Protokolü, Kıymetli Gazilerimiz ve Geleceğimizin
teminatı olan kıymetli öğrenciler 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri'ni Anma
Programında birlikte olmaktan memnuniyetimi dile getirerek sözlerime başlamak
istiyorum. Benim için buranın ayrı bir önemi var. 1994 yılında Araştırma
Görevlisi olarak görevime Kırıkkale'de başladım. Sayın Rektörümüze davetleri için
teşekkür ediyorum. Milli günlerimiz Türk Tarihinde çok önemli yere sahiptir.
Bugün bu salondaki kalabalık aslında bizim önemli günlere verdiğimiz değeri
gösteriyor. Çanakkale Zaferinde iki büyük etken vardır. Birincisi Osmanlı kurmayının
kurmuş olduğu mükemmel plan. İkincisiyse Türk milletinin vatanına, milletine ve
hürriyetine duyduğu aşktır. Kilometre kareye 250 can kaybının yaşandığı bir savaş.
Çanakkale Savaşı aslında tek başına bir dünya savaşıdır. Çünkü Çanakkale'de
herkes vardır. Çanakkale kara, deniz ve hava silahlarının aynı anda
kullanıldığı bir cephedir. Karşımızdaki düşman gücü Türk askeri gücünden
oldukça fazladır. En modern silah ve teçhizatları elinde bulunduran bir ordu
var karşımızda. Lojistik anlamda da askerlerinin beslenmesi, sağlık imkanları
vb. imkanlar konusunda Türk ordusuna kıyasla çok iyi durumdadır. Tüm bu olumsuz
şartlara rağmen Çanakkale'de kazanılan zafer Türk Kurmay Heyetinin yapmış
olduğu çok önemli bir savunma planı ve Seyit Onbaşı gibi değerli şehitlerimiz
ile değerli gazilerimizin yapmış oldukları insan gücünü aşan fedakarlıklar ve
katkılardır. Çanakkale ruhu aslında insanımızın, kadınımızın ve gencimizin; metaneti,
aşkı, sevgisi ve vatanına olan bağlılığıdır.” şeklinde konuştu.
Konferans sonunda
Kırıkkale Valisi Mehmet Makas ve Rektörümüz Prof. Dr. Ersan Aslan, Türk Tarih
Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yüksel Özgen'e verdiği değerli bilgiler sebebiyle
teşekkürlerini sundu ve Çeşnigir Köprüsünün resmedildiği çini tablo hediye
etti. Garnizon Komutanı Tuğgeneral Mehmet Ali Durmuş; Atatürk Kültür, Dil ve
Tarih Yüksek Kurumu Başkanı BE Prof. Dr. Derya Örs'e teşekkür ederek çini vazo
hediye etti.
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)