Üniversitemiz
Hukuk Fakültesi tarafından Ombudsmanlık Kurumu ve İşleyişi hakkında konferans
düzenlendi. Konferansa konuşmacı olarak, Kamu Baş Denetçisi Şeref Malkoç
katıldı. Katılımın yoğun olduğu konferansa Rektörümüz Prof. Dr. Ekrem Yıldız,
Kırıkkale Vali Yardımcısı Osman Akbaş, Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Hakan
Kocamış, Hukuk Fakültesi Dekanımız Prof. Dr. Ahmet Bilgin, Üniversitemiz
öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.
Konferansın
açılış konuşmasını Üniversitemiz Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Bilgin
yaptı. Konuşmasına Ombudsmanlığın tarihi ile başlayan Prof. Dr. Bilgin, Türk
Tarihinde ve İslam Tarihinde de Ombudsmanlığın önemli yerinin olduğunu
belirtti. Ayrıca son yıllarda Ombudsmanlığın Türkiye’deki gelişimine de değinen
Prof. Dr. Bilgin, “Türkiye 2010 referandumuyla Kamu Denetçiliği Kurumunu
kurmuş, Anayasanın 74. maddesindeki bir değişiklikle Bilgi Edinme Hakkı ile
kamu denetçiliğine başvurma hakkı ilave edilmiştir. Yeni olmakla birlikte
takdire şayan bir kanun olarak önümüzde duruyor” dedi.
Devletle Vatandaşın Arasındaki
Mesafe Ölçülü Olmalı
Prof.
Dr. Bilgin’in konuşmasının ardından Kamu Baş Denetçisi Şeref Malkoç’un
konuşmasına geçildi. Malkoç, Ombudsmanlık Kurumu ve İşleyişi hakkında bilgi
vermeden önce, öğrencilere zamanı anlamlı değerlendirmeleri ve yabancı dil
eğitimine önem vermeleri konusunda tavsiyelerde bulundu. Ardından devletle
vatandaşın arasındaki mesafeyi, güneş ile dünya arasındaki mesafe kadar ölçülü
olmasına benzeterek Ombudsmanlığın ortaya çıkışı hakkında bilgi veren
Malkoç,“19. yüzyılda tüm imkânlar artmış ve devlet bu imkânları karşılasın
istenmiştir. Devlet bu imkânları karşılarken devlette öyle bir güç toplanmış
ki? Hani Güneş’in Dünya’ya olan uzaklığı var ya? Azıcık daha yakın olsa
kavrulurduk ya da biraz daha uzak olsa donardık. Devletle vatandaş arasındaki
mesafenin ilişkisi de böyle olmalı. Ne yapalım diye düşünülmüş. Önce devletin
güçlerini yasama, yürütme ve yargı diye ayıralım. Bu da yetmemiş, başka denetim
mekanizmaları kuralım demişler. Nedir bunlar? Parlamento siyasi denetimi
yapıyor, mahkemeler yargı denetimini yapıyor. Bunu da yeterli görmemişler ve
son yüzyılda gelişen Ombudsmanlık denetimini koyalım demişler” dedi.
Ombudsmanlık Bizim Medeniyetimizin
Ürünü
Ombudsmanlığın
Türkiye’de yeni olduğunu fakat bizim medeniyetimizin bir ürününün olduğunu
söyleyen Malkoç, “1709 yılında İsveç Kralı 12. Demirbaş Şarl, Ruslarla
savaşıyor ve bu savaşta Ruslara yeniliyor. Bunun üzerine Osmanlılara sığınıyor.
O ara İsveç’ten haber geliyor ona. Ülkede yolsuzluklar arttı, rüşvet arttı,
vergi toplayan memurlar fazla vergi alıyor, ahaliye zulüm ediyor diye. Ruslardan
korktuğu için İsveç’e gidemiyor. O arada Osmanlı’nın sistemini bir inceleyeyim
diyor. Divanı Hümayunu inceliyor ve farklı bir sistemle karşılaşıyor.
Osmanlının sistemini kendine göre uyarlıyor ve bir emirname yayınlıyor. Bunu
ülkesine gönderiyor. Oradan güvendiği birine de bu emirnameyi uygulaması için
başına geçiriyor. Buna ombudsman diyor. 1714’te durum normalleşince İsveç’e
gidiyor ve bakıyor ki yolsuzluk, rüşvet önlenmiş ve işler yolunda. Daha sonra
1809’da anayasaya koyuyor bunu. İkinci dünya savaşından sonra da bütün
Avrupa’da yaygınlaşıyor bu. Avrupa Birliği müktesebatı adı altında Türkiye’ye
intikal ediyor” dedi.
Kurum Yeterince Tanınmıyor
Ombudsmanlığın
idarenin işleyişini, şikâyet mekanizması ile denetlediğini ve henüz yeterince
bilinmediğine değinen Malkoç, “ Ombudsmanlık Anayasaya koyulurken, idarenin
işleyişini şikâyet mekanizması ile denetler. 6328 sayılı kanunun birinci maddesine konulmuştur. İdarenin işleyişini
etkin ve bağımsız bir şikâyet mekanizması ile denetlemek üzere. İdarenin her
türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını insan haklarına dayalı,
adalet ve hakkaniyet ölçüsü ile denetler. Kurumun en zayıf tarafı, yeterince
bilinmemesi. Biz de Kurumu tanıtmak için gayret ediyoruz” dedi. Ardından
Kurumun özelliklerini sıralayan Malkoç, “Kurumun çok güzel özellikleri var.
Birincisi, Her türlü yoldan Kuruma başvuru yapabilirsiniz. Mektup
yazabilirsiniz, fax yazabilirsiniz, Kaymakamlığa, Valiliğe dilekçe
verebilirsiniz veya elektronik ortamdan başvurabilirsiniz. İkincisi,
mahkemelerdeki gibi harç alınmıyor, vergi alınmıyor, pul parası alınmıyor.
Üçüncüsü bize yapılan başvurularda müracaattan sonra altı ay içerisinde karar
veriliyor. Dördüncü özelliği, dostane çözümü yolumuz var. Vatandaş idareyi şikâyet
ettiğinde, bizim uzman arkadaşlarımız şikayeti alıyorlar, idareye intikal
ettiriyorlar ve dostane çözüme varıyorlar” dedi.
Kamu Görevlilerine Rehberlik Ediyoruz;
Vatandaşa Da Avukatlık Yapıyoruz
Kamu
Denetçiliğinin görevlerini anlatarak konuşmasına sonlandıran Malkoç, “Bizim birinci görevimiz, sunulan kamu
hizmetlerinin kalitesinin standardını yükseltmek. İkincisi dünyadaki iyi
yönetim ilkelerini Türkiye’de yerleştirmeye çalışmak. Bu anlamda biz kamu
görevlilerine rehberlik yapıyoruz, vatandaşa da avukatlık yapıyoruz. Diğer
önemli görevimiz Türkiye’de hak ve özgürlüklerin önündeki engelleri kaldırmaya,
hak arama kültürünü yaygınlaştırmaya çalışıyoruz” dedi.
Konferans,
Rektörümüz Prof. Dr. Ekrem Yıldız’ın Şeref Malkoç’a plaket takdimi ile sona
erdi.



