29 Mart 2017

Üniversitemiz Kamu Baş Denetçisi Şeref Malkoç’u Konuk Etti

Üniversitemiz Hukuk Fakültesi tarafından Ombudsmanlık Kurumu ve İşleyişi hakkında konferans düzenlendi. Konferansa konuşmacı olarak, Kamu Baş Denetçisi Şeref Malkoç katıldı. Katılımın yoğun olduğu konferansa Rektörümüz Prof. Dr. Ekrem Yıldız, Kırıkkale Vali Yardımcısı Osman Akbaş, Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Hakan Kocamış, Hukuk Fakültesi Dekanımız Prof. Dr. Ahmet Bilgin, Üniversitemiz öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.

Konferansın açılış konuşmasını Üniversitemiz Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Bilgin yaptı. Konuşmasına Ombudsmanlığın tarihi ile başlayan Prof. Dr. Bilgin, Türk Tarihinde ve İslam Tarihinde de Ombudsmanlığın önemli yerinin olduğunu belirtti. Ayrıca son yıllarda Ombudsmanlığın Türkiye’deki gelişimine de değinen Prof. Dr. Bilgin, “Türkiye 2010 referandumuyla Kamu Denetçiliği Kurumunu kurmuş, Anayasanın 74. maddesindeki bir değişiklikle Bilgi Edinme Hakkı ile kamu denetçiliğine başvurma hakkı ilave edilmiştir. Yeni olmakla birlikte takdire şayan bir kanun olarak önümüzde duruyor” dedi.

Devletle Vatandaşın Arasındaki Mesafe Ölçülü Olmalı

Prof. Dr. Bilgin’in konuşmasının ardından Kamu Baş Denetçisi Şeref Malkoç’un konuşmasına geçildi. Malkoç, Ombudsmanlık Kurumu ve İşleyişi hakkında bilgi vermeden önce, öğrencilere zamanı anlamlı değerlendirmeleri ve yabancı dil eğitimine önem vermeleri konusunda tavsiyelerde bulundu. Ardından devletle vatandaşın arasındaki mesafeyi, güneş ile dünya arasındaki mesafe kadar ölçülü olmasına benzeterek Ombudsmanlığın ortaya çıkışı hakkında bilgi veren Malkoç,“19. yüzyılda tüm imkânlar artmış ve devlet bu imkânları karşılasın istenmiştir. Devlet bu imkânları karşılarken devlette öyle bir güç toplanmış ki? Hani Güneş’in Dünya’ya olan uzaklığı var ya? Azıcık daha yakın olsa kavrulurduk ya da biraz daha uzak olsa donardık. Devletle vatandaş arasındaki mesafenin ilişkisi de böyle olmalı. Ne yapalım diye düşünülmüş. Önce devletin güçlerini yasama, yürütme ve yargı diye ayıralım. Bu da yetmemiş, başka denetim mekanizmaları kuralım demişler. Nedir bunlar? Parlamento siyasi denetimi yapıyor, mahkemeler yargı denetimini yapıyor. Bunu da yeterli görmemişler ve son yüzyılda gelişen Ombudsmanlık denetimini koyalım demişler” dedi.

Ombudsmanlık Bizim Medeniyetimizin Ürünü

Ombudsmanlığın Türkiye’de yeni olduğunu fakat bizim medeniyetimizin bir ürününün olduğunu söyleyen Malkoç, “1709 yılında İsveç Kralı 12. Demirbaş Şarl, Ruslarla savaşıyor ve bu savaşta Ruslara yeniliyor. Bunun üzerine Osmanlılara sığınıyor. O ara İsveç’ten haber geliyor ona. Ülkede yolsuzluklar arttı, rüşvet arttı, vergi toplayan memurlar fazla vergi alıyor, ahaliye zulüm ediyor diye. Ruslardan korktuğu için İsveç’e gidemiyor. O arada Osmanlı’nın sistemini bir inceleyeyim diyor. Divanı Hümayunu inceliyor ve farklı bir sistemle karşılaşıyor. Osmanlının sistemini kendine göre uyarlıyor ve bir emirname yayınlıyor. Bunu ülkesine gönderiyor. Oradan güvendiği birine de bu emirnameyi uygulaması için başına geçiriyor. Buna ombudsman diyor. 1714’te durum normalleşince İsveç’e gidiyor ve bakıyor ki yolsuzluk, rüşvet önlenmiş ve işler yolunda. Daha sonra 1809’da anayasaya koyuyor bunu. İkinci dünya savaşından sonra da bütün Avrupa’da yaygınlaşıyor bu. Avrupa Birliği müktesebatı adı altında Türkiye’ye intikal ediyor” dedi.

Kurum Yeterince Tanınmıyor                                                    

Ombudsmanlığın idarenin işleyişini, şikâyet mekanizması ile denetlediğini ve henüz yeterince bilinmediğine değinen Malkoç, “ Ombudsmanlık Anayasaya koyulurken, idarenin işleyişini şikâyet mekanizması ile denetler. 6328 sayılı  kanunun birinci  maddesine konulmuştur. İdarenin işleyişini etkin ve bağımsız bir şikâyet mekanizması ile denetlemek üzere. İdarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını insan haklarına dayalı, adalet ve hakkaniyet ölçüsü ile denetler. Kurumun en zayıf tarafı, yeterince bilinmemesi. Biz de Kurumu tanıtmak için gayret ediyoruz” dedi. Ardından Kurumun özelliklerini sıralayan Malkoç, “Kurumun çok güzel özellikleri var. Birincisi, Her türlü yoldan Kuruma başvuru yapabilirsiniz. Mektup yazabilirsiniz, fax yazabilirsiniz, Kaymakamlığa, Valiliğe dilekçe verebilirsiniz veya elektronik ortamdan başvurabilirsiniz. İkincisi, mahkemelerdeki gibi harç alınmıyor, vergi alınmıyor, pul parası alınmıyor. Üçüncüsü bize yapılan başvurularda müracaattan sonra altı ay içerisinde karar veriliyor. Dördüncü özelliği, dostane çözümü yolumuz var. Vatandaş idareyi şikâyet ettiğinde, bizim uzman arkadaşlarımız şikayeti alıyorlar, idareye intikal ettiriyorlar ve dostane çözüme varıyorlar” dedi.

Kamu Görevlilerine Rehberlik Ediyoruz; Vatandaşa Da Avukatlık Yapıyoruz

Kamu Denetçiliğinin görevlerini anlatarak konuşmasına sonlandıran Malkoç,Bizim birinci görevimiz, sunulan kamu hizmetlerinin kalitesinin standardını yükseltmek. İkincisi dünyadaki iyi yönetim ilkelerini Türkiye’de yerleştirmeye çalışmak. Bu anlamda biz kamu görevlilerine rehberlik yapıyoruz, vatandaşa da avukatlık yapıyoruz. Diğer önemli görevimiz Türkiye’de hak ve özgürlüklerin önündeki engelleri kaldırmaya, hak arama kültürünü yaygınlaştırmaya çalışıyoruz” dedi.

Konferans, Rektörümüz Prof. Dr. Ekrem Yıldız’ın Şeref Malkoç’a plaket takdimi ile sona erdi.