Delice Meslek
Yüksekokulumuz Sosyal Hizmet ve Danışmanlık Bölümü, Yaşlılar Haftası
münasebetiyle ‘Farklı Boyutlarıyla Yaşlılık’ konulu panel düzenledi. Veteriner
Fakültesi Prof. Dr. Mehmet Gürkan Konferans Salonu’ndaki etkinliğe Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Hatice
Uğurlu, akademik ve idari personelimiz ile öğrencilerimiz katıldı. Delice MYO
Öğretim Görevlisi Ceylan Sülü Akgül’ün moderatörlüğünde gerçekleşen panele
Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hande Şahin, Eğitim Fakültesi
Dr. Öğr. Üyesi Naciye Güven ve İslami İlimler Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Nurdane
Güler panelist olarak katıldı.
Programın açılış
konuşmasını yapan Delice Meslek Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Bora
Özarslan, toplumumuzun geleneksel yapısında ailenin en üst makamı konumunda
olan, toplumumuzun manevi bereketi ve bekçileri olan yaşlılarımızı hatırlamak
ve onların toplumdan beklentilerini anlamak amacıyla böyle bir etkinlik
düzenlediklerini ifade etti.
Panel moderatörü Delice
MYO Öğretim Görevlisi Ceylan Sülü Akgül, konuşmasında yaşlılık ve türleri,
yaşlanma, geçmişte, günümüzde ve gelecekte yaşlılık oranları hakkında bilgi
verdi. Öğretim Görevlisi Ceylan Sülü Akgül, “Günümüze kadar gelişmiş ülkelerde
daha görünür olan yaşlanma olgusu, artık gelişmekte olan ülkelerde de önemle
değerlendirilmesi gereken bir konudur. Demografik veriler yaşlı nüfusun toplum
içinde arttığını bize göstermektedir. Nüfusun yaşlanması, sağlıktan sosyal
güvenliğe, çevre konularından eğitime, iş olanaklarına, sosyal-kültürel ve boş
zaman aktivitelerinden aile yaşamına kadar toplumu tüm yönleri ile
etkilemektedir ” dedi.
Toplumların Yaşlılara İhtiyaçları Vardır
Öğretim Görevlisi
Ceylan Sülü Akgül’ün konuşmasının ardından programın panel kısmına geçildi. Sağlık
Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hande Şahin “Yaşlanan Bireye
Toplumsal Bakış” konulu sunumunda yaşlılar hakkındaki düşüncelerin dünyada ve
toplumumuzda zamana göre farklılık gösterdiğini ifade etti. Doç. Dr. Hande
Şahin, “Kırsal kesimde yaşlılar saygı görürken, kent yaşamında çekirdek aile
içinde yaşlıya bakış açısının olumsuza kaydığını söyleyebiliriz. Geleneksel
yapı içerisindeki geniş aile, yaşlının fizyolojik, ruhsal ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamaya daha elverişlidir. Yaşlı
birey, otorite ve prestij sahibi olarak ev halkını temsil eden bir üye
konumundadır ancak kentleşme ve endüstrileşme süreçlerinin getirdiği modern
yaşamın etkisiyle aile küçülmüş, yaşlı birey açısından aile bağları zayıflamış
ve yaşam zor hale gelmiştir. Bu durum çocuklar ile büyükler arasındaki ilişkiyi
kopma noktasına getirmiştir. Toplumların yaşlılara bir deneyim unsuru ve denge
kaynağı olarak ihtiyaçları vardır. Yaşlıların deneyimleri, bireyin, ailenin ve
toplumun zaman kaybetmesini önleyerek kalkınmaya ciddi katkılar sağlayacaktır” şeklinde
konuştu.
Mutlu Bir Yaşlılık Geçirilmesinde Ailenin ve Toplumun
Desteği Önemlidir
Eğitim Fakültesi Dr.
Öğr. Üyesi Naciye Güven “Yaşlılık Dönemi Uyum Problemleri” konulu sunumunda yaşlıların
beklentilerini anlattı ve toplum ile aile içinde yaşlı bireylere karşı nasıl
davranılması gerektiğine ilişkin tavsiyelerde bulundu. İnsanoğlunun bebeklikten
yaşlılığa kadar çevresine, topluma uyum sağlama çabası içinde olduğunu ifade eden
Dr. Öğr. Üyesi Naciye Güven, “İnsan gelişimini inceleyen kuramcılardan Erik
Erikson hayatı bazı dönemlere ayırıyor ve bu dönemlerde bazı görevleri yerine
getirmemiz gerektiğini ifade ediyor. Eğer yerine getirmezsek uyum problemleri
yaşıyoruz. 65 yaş ve sonrasında kimliğine uygun yaşama biçimi bulan bireyler benlik
bütünlüğünü sağlamış oluyor. Geçmişinde başarılı olamadığını, iyi çocuklar
yetiştiremediğini, topluma bir değer kazandıramadığını düşünen yaşlı bireylerde
ise umutsuzluk durumu ortaya çıkıyor. Bu durum, uyum problemleri dediğimiz
noktada depresyona, yaygın anksiyeteye
hatta intihara sebep oluyor. Onun için bu süreci doğru anlamamız önemli. Benlik
bütünlüğünü sağlamış olanlar hoşgörülü, huzurlu bir yaşlılık yaşarken
umutsuzluk durumu içinde olanlar huysuz, inatçı ve öfkelidirler. Yaşlının
sorunlarının üstesinden gelebilmesinde, yaşlılığı kabullenebilmesinde,
kendisini toplumda sevilen ve kabul edilen bir yerde görmesinde, sağlıklı ve
mutlu bir yaşlılık geçirmesinde toplumun ve özellikle ailesinin sağladığı
destek, ilgi, saygı, sevgi son derece önemlidir” dedi.
“Saçı, Sakalı Ağarmış Yaşlı Müslümana Saygı Gösterip İkram
Etmek, Allah'a Saygıdandır”
İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Dr.
Öğr. Üyesi Nurdane Güler, “İslam ve Yaşlılık” sunumunda dinimizin yaşlılığa
bakışını ve yaşlılara nasıl davranmamız gerektiğini anlattı. Dr. Öğr. Üyesi
Nurdane Güler, “Peygamber Efendimize (sav) insanların en hayırlısının kim
olduğunu sordular. Peygamber Efendimiz de (sav) ‘Ömrü uzun, ameli güzel
olandır’ dedi. Yaşlılık, dini açıdan insanın ömrü boyunca yaptıklarını
değerlendirebileceği, yanlışlarını düzeltip güzel amellerine yenilerini
eklediği bir süreçtir. Yaşlılık bize bu fırsatı sunar. Kuran-ı Kerim’de
yaşlılara nasıl davranılması gerektiği konusunda bizlere, ‘Rabbin, ondan
başkasına kulluk etmemenizi ve ana-babanıza iyilikle davranmanızı emretti.
Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa onlara ‘öf!’
bile deme; onları azarlama; onlara güzel söz söyle’ diye buyuruluyor. Anne ve
baba üzerinden bildirilen bu çok hassas davranışın bütün yaşlıları kapsadığını
Peygamber Efendimizin (sav) şu sözleri ile anlıyoruz: ‘Saçı, sakalı ağarmış
yaşlı Müslümana saygı gösterip ikram etmek, Allah'a saygıdandır” şeklinde
konuştu.








