29 Mart 2019

Delice MYO, Yaşlılar Haftası Münasebetiyle ‘Farklı Boyutlarıyla Yaşlılık’ Konulu Panel Düzenledi

Delice Meslek Yüksekokulumuz Sosyal Hizmet ve Danışmanlık Bölümü, Yaşlılar Haftası münasebetiyle ‘Farklı Boyutlarıyla Yaşlılık’ konulu panel düzenledi. Veteriner Fakültesi Prof. Dr. Mehmet Gürkan Konferans Salonu’ndaki etkinliğe Aile  Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Hatice Uğurlu, akademik ve idari personelimiz ile öğrencilerimiz katıldı. Delice MYO Öğretim Görevlisi Ceylan Sülü Akgül’ün moderatörlüğünde gerçekleşen panele Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hande Şahin, Eğitim Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Naciye Güven ve İslami İlimler Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Nurdane Güler panelist olarak katıldı.

Programın açılış konuşmasını yapan Delice Meslek Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Bora Özarslan, toplumumuzun geleneksel yapısında ailenin en üst makamı konumunda olan, toplumumuzun manevi bereketi ve bekçileri olan yaşlılarımızı hatırlamak ve onların toplumdan beklentilerini anlamak amacıyla böyle bir etkinlik düzenlediklerini ifade etti.

Panel moderatörü Delice MYO Öğretim Görevlisi Ceylan Sülü Akgül, konuşmasında yaşlılık ve türleri, yaşlanma, geçmişte, günümüzde ve gelecekte yaşlılık oranları hakkında bilgi verdi. Öğretim Görevlisi Ceylan Sülü Akgül, “Günümüze kadar gelişmiş ülkelerde daha görünür olan yaşlanma olgusu, artık gelişmekte olan ülkelerde de önemle değerlendirilmesi gereken bir konudur. Demografik veriler yaşlı nüfusun toplum içinde arttığını bize göstermektedir. Nüfusun yaşlanması, sağlıktan sosyal güvenliğe, çevre konularından eğitime, iş olanaklarına, sosyal-kültürel ve boş zaman aktivitelerinden aile yaşamına kadar toplumu tüm yönleri ile etkilemektedir ” dedi.

Toplumların Yaşlılara İhtiyaçları Vardır

Öğretim Görevlisi Ceylan Sülü Akgül’ün konuşmasının ardından programın panel kısmına geçildi. Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hande Şahin “Yaşlanan Bireye Toplumsal Bakış” konulu sunumunda yaşlılar hakkındaki düşüncelerin dünyada ve toplumumuzda zamana göre farklılık gösterdiğini ifade etti. Doç. Dr. Hande Şahin, “Kırsal kesimde yaşlılar saygı görürken, kent yaşamında çekirdek aile içinde yaşlıya bakış açısının olumsuza kaydığını söyleyebiliriz. Geleneksel yapı içerisindeki geniş aile, yaşlının fizyolojik, ruhsal ve sosyal  ihtiyaçlarını karşılamaya daha elverişlidir. Yaşlı birey, otorite ve prestij sahibi olarak ev halkını temsil eden bir üye konumundadır ancak kentleşme ve endüstrileşme süreçlerinin getirdiği modern yaşamın etkisiyle aile küçülmüş, yaşlı birey açısından aile bağları zayıflamış ve yaşam zor hale gelmiştir. Bu durum çocuklar ile büyükler arasındaki ilişkiyi kopma noktasına getirmiştir. Toplumların yaşlılara bir deneyim unsuru ve denge kaynağı olarak ihtiyaçları vardır. Yaşlıların deneyimleri, bireyin, ailenin ve toplumun zaman kaybetmesini önleyerek kalkınmaya ciddi katkılar sağlayacaktır” şeklinde konuştu.

Mutlu Bir Yaşlılık Geçirilmesinde Ailenin ve Toplumun Desteği Önemlidir

Eğitim Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Naciye Güven “Yaşlılık Dönemi Uyum Problemleri” konulu sunumunda yaşlıların beklentilerini anlattı ve toplum ile aile içinde yaşlı bireylere karşı nasıl davranılması gerektiğine ilişkin tavsiyelerde bulundu. İnsanoğlunun bebeklikten yaşlılığa kadar çevresine, topluma uyum sağlama çabası içinde olduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Naciye Güven, “İnsan gelişimini inceleyen kuramcılardan Erik Erikson hayatı bazı dönemlere ayırıyor ve bu dönemlerde bazı görevleri yerine getirmemiz gerektiğini ifade ediyor. Eğer yerine getirmezsek uyum problemleri yaşıyoruz. 65 yaş ve sonrasında kimliğine uygun yaşama biçimi bulan bireyler benlik bütünlüğünü sağlamış oluyor. Geçmişinde başarılı olamadığını, iyi çocuklar yetiştiremediğini, topluma bir değer kazandıramadığını düşünen yaşlı bireylerde ise umutsuzluk durumu ortaya çıkıyor. Bu durum, uyum problemleri dediğimiz noktada  depresyona, yaygın anksiyeteye hatta intihara sebep oluyor. Onun için bu süreci doğru anlamamız önemli. Benlik bütünlüğünü sağlamış olanlar hoşgörülü, huzurlu bir yaşlılık yaşarken umutsuzluk durumu içinde olanlar huysuz, inatçı ve öfkelidirler. Yaşlının sorunlarının üstesinden gelebilmesinde, yaşlılığı kabullenebilmesinde, kendisini toplumda sevilen ve kabul edilen bir yerde görmesinde, sağlıklı ve mutlu bir yaşlılık geçirmesinde toplumun ve özellikle ailesinin sağladığı destek, ilgi, saygı, sevgi son derece önemlidir” dedi.

“Saçı, Sakalı Ağarmış Yaşlı Müslümana Saygı Gösterip İkram Etmek, Allah'a Saygıdandır”

 İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Nurdane Güler, “İslam ve Yaşlılık” sunumunda dinimizin yaşlılığa bakışını ve yaşlılara nasıl davranmamız gerektiğini anlattı. Dr. Öğr. Üyesi Nurdane Güler, “Peygamber Efendimize (sav) insanların en hayırlısının kim olduğunu sordular. Peygamber Efendimiz de (sav) ‘Ömrü uzun, ameli güzel olandır’ dedi. Yaşlılık, dini açıdan insanın ömrü boyunca yaptıklarını değerlendirebileceği, yanlışlarını düzeltip güzel amellerine yenilerini eklediği bir süreçtir. Yaşlılık bize bu fırsatı sunar. Kuran-ı Kerim’de yaşlılara nasıl davranılması gerektiği konusunda bizlere, ‘Rabbin, ondan başkasına kulluk etmemenizi ve ana-babanıza iyilikle davranmanızı emretti. Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa onlara ‘öf!’ bile deme; onları azarlama; onlara güzel söz söyle’ diye buyuruluyor. Anne ve baba üzerinden bildirilen bu çok hassas davranışın bütün yaşlıları kapsadığını Peygamber Efendimizin (sav) şu sözleri ile anlıyoruz: ‘Saçı, sakalı ağarmış yaşlı Müslümana saygı gösterip ikram etmek, Allah'a saygıdandır” şeklinde konuştu.