01 Nisan 2019

2019 Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı Etkinlikleri 6: “Mesele Kendimiz Olmak, Kendimiz Kalmak ve Kendimiz Ölmektir”

2019 Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı etkinlikleri kapsamında Üniversitemizde gerçekleştirilen Söyleşi Günleri’ne Siyaset Bilimci ve Yazar Dr. Savaş Barkçin konuk oldu. Eğitim Fakültesi Nurettin Topçu Konferans Salonu’nda düzenlenen ‘Biz Kimiz?’ konulu söyleşiye  akademik ve idari personelimiz ile öğrencilerimiz katıldı.  

Kim olduğumuzu bilmenin önemine değinen Dr. Savaş Barkçin, “Gittiğim ve çalıştığım her yerde, sanat yaptığım her yerde toplumumuzda kim olduğumuza dair net bir fikir olmadığını görüyorum. Bu bizim temel bir meselemiz. Aslında bir kişilik meselesi. Neden? Çünkü fikrimiz ne olursa olsun kendimiz gibi davranmıyoruz. Komadaki bir insan gibi vücudumuz çalışıyor ama bilincimiz kapalı. ‘Biz kimiz?’ sorusunun mutlaka cevaplanması için önce bizim mekanımız neresi,  neden bu hale geldik ve gerçek tarihimiz nedir sorularını sormamıza yol açmalı ki komadan çıkabilelim. Komadan çıkma emareleri var ama kuvvetli değil. Benim akademide, devlette, sanatta bu misyonu yerine getirmeye çalışıyorum. Çünkü rahatsız olduğum şeyi düzeltmeye çalışıyorum” dedi.

“Mekan, İnsanı Hem Gösteren Hem de İnşa Eden Bir Yerdir”

Kendimizi bilmemiz açısından mekanın önemini Paris ve İstanbul şehirlerinin fotoğrafları üzerinden anlatan Dr. Barkçin,  “Paris, modern şehrin, modern resimin ve modern felsefenin doğduğu yer olmasına rağmen Fransızlar tarihleri içinde yaşamayı tercih ediyorlar ve buna büyük önem veriyorlar. Çünkü Fransız olmak demek bu mekan demek. Mekan, insanı hem gösteren hem de inşa eden bir yerdir. Mekan da bizi inşa eder. Onun için mekanın kıymetini bilelim. 550 sene başkentlik yapan İstanbul tarihi bir şehir mi? Roma’ya, Madrid’e, Londra’ya benziyor mu? İstanbul, tarihi bir şehir değil, tarihi eserlerin bulunduğu bir şehirdir.  İstanbul’da boylu boyunca tarihi muhafaza edilmiş bir tane cadde yok. Yıkmakla yapacağımızı zannediyoruz.  Aslında kendimizi yıkıyoruz. 200 yıldır gücümüzü değil kendimizi kaybettik. Kendini kaybedince güç de bir işe yaramaz. Kendini kaybetmenin mekana yansımasının bir örneği olarak Topkapı Sarayı’na ve Dolmabahçe Sarayı’na bakalım. Topkapı bir saray değil, küçük binalardan oluşan gariban bir yer. Aynen bir mahalle gibi. Bizim mahallelerimiz planlı yapılmaz kefalet üzerine yapılır. Klasik dönemde Osmanlı’da, İslam coğrafyasında mahalleden birisi senin ahlakına kefil olursa ancak o zaman aynı hizada, aynı büyüklükte ev yapabilirsin. Daha büyüğünü yapamazsın. Onun için, Osmanlı mahallesinde zengin ile fakir aynıdır, müslim ile gayrimüslim yan yana oturur. Bu dünyada görülmemiş bir şeydir. Saray, Fransa’dan kopyalanan Dolmabahçe’dir. Topkapı Osmanlı’nın yükselişini, tevazuunu anlatıyor. İbretle bakın. Fatih,Yavuz, Kanuni gibi büyük adamlar, kudretli adamlar sedirde oturmuş. Bu tevazuyu onlara kim vermiş? Demek ki ahlakları var. Süleymaniye’yi yaptıran adam devasa binalar yaptırmayı bilmiyor mu? Yıkılış döneminde iş dışa vurmaya, gösterişe gidiyor. İnsan da böyledir. Bir insanda karakter bozulunca anlarsın. Dışa önem vermeye başlar, iç bitmiştir. Osmanlı’dan örnek verecekseniz Dolmabahçe’yi göstermeyin. O, Osmanlı değil, Osmanlı’nın bitişidir.  Felsefesinin ve kulluğunun yaşadığı yeri, Topkapı’yı gösterin” şeklinde konuştu.

“ İnanan İnsanın Nadası Olmaz. Her Gün İşlemelisiniz”

Bilginin ve sürekli olarak yeni şeyler öğrenme gayreti içinde olmanın önemini vurgulayan Dr. Savaş Barkçin, “Bilgi, güçten daha büyüktür. İslam’da bu şekildedir. ‘Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?’ ayetini hepimiz okuyoruz, biliyoruz. En büyük bilgi Allah’ı bilmektir. Allah’ı bilen kendini ve insanlığını bilir. İkincisi ise her türlü bilgidir. Size de kabiliyetinizi başıboş bırakmamanızı tavsiye ederim. İnanan insanın nadası olmaz. Her gün işlemelisiniz. Yüksek lisansımı, doktoramı, müzik eğitimimi memuriyet sırasında yaptım. Asla kendinizi küçültmeyin. İnsan çok büyüktür.   Kendi kişiliğimizi geliştirmemiz lazım. Kendimiz olmak için; kendi dilimiz, kendi düşüncemiz, kendi işimiz olmalı.  Mesele kendimiz olmak, kendimiz kalmak ve kendimiz ölmektir. Ne yapmalıyız?  Kulluğumuzu esas alacağız. Dinimizi doğru öğrenip, doğru uyacağız. Kendi kavramlarımıza hakim olacağız. Her gün yeni bir şey öğrenip yeni bir şey yapacağız. Sadece bilgili değil, ahlaklı da olacağız”  şeklinde konuştu.

Söyleşi, Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Aydoğan’ın Dr. Savaş Barkçin’e plaket vermesi ile  sona erdi.