Üniversitemiz
Güzel Sanatlar Fakültesi’nde ‘Bakmak ve Görmek’ konulu söyleşi düzenlendi. Fotoğraf
Sanatçısı Halil Dişli’nin konuşmacı olarak yer aldığı etkinliğe akademik ve
idari personelimiz ile öğrencilerimiz katıldı.
Etkinliğin
açılış konuşmasını yapan Resim Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. İsa Eliri, “ Fotoğraf
sanatı gözün alabildiği minimum ve maksimum değerler arasında sosyal çevremiz
içinde kaydettiğimiz ile ilişkilidir. Yani seçici davranmakla ilgilidir.
Kamerada fotoğrafın vizöründen bakarız, tararız. En estetik, en güzel renk,
biçim ve formu sabitleriz. İşin özünde estetik var ama vizörden yakalayıp anı
sabitlemek önemlidir. Halil Bey, bizlere bununla ilgili izahlarda bulunacak”
dedi.
Ülkemizin
önde gelen fotoğraf sanatçılarının fotoğraf hakkında düşüncelerini anlattığı
videonun izlendiği söyleşide fotoğrafın tarihçesi ve fotoğrafın ne olduğu hakkında
bilgi veren Halil Dişli, “Fotoğraf, bir görme biçimidir. Şu anda beni izlerken gözlerinizle
saniyede 75 kare fotoğraf çekiyorsunuz. Sinema filmleri saniyede 25 kare
çekilir. Fotoğraf hikayesi, bizim görme sistemimiz ile aynı mantıkta çalışan
bir düzenek ve bir göz-beyin ilişkisidir. Fotoğraf makinesinin lensi bizim
gözümüz, gövdesi ise bizim beynimizdir. Fotoğraf sanatının 160-170 yıllık bir
öyküsü var. Resim, mağara duvarlarına yapılan çalışmalardan bu yana kendi
kurallarını oluşturdu. Işık, doku, kompozisyon kuralları vs. Fotoğraf ise yeni
bir sanat ve kurallarını oluşturmaya devam ediyor. Ressam doğadan alıp
parçaları birleştirirken, fotoğrafçı istediği yeri alıyor istemediği yerleri
bırakıyor. Her insanın fotoğrafı tanımlarken
görme, bakma biçimleri farklıdır.
Fotoğraflarla anıları biriktirmeye, belgelemeye başlıyoruz. Bir zaman
makinesi sürecinin parçalarını oluşturmaya başlıyoruz. Fotoğraf, insanın gözünü
en güzel terbiye eden, bize bakma ile görme arasındaki farkı anlatmaya,
hissettirmeye çalışan en önemli araçlardan bir tanesidir. Fotoğraf bir müddet
sonra çok farklı bir açıyla bakmayı ve görmeyi öğretiyor. Doğa bize en güzel
manzaraları sunuyor. Peki sanatçı olarak buna nasıl bir katkı, nasıl bir yorum
getirebiliriz? İstanbul Boğazı’nın
milyonlarca fotoğrafı çekilmiştir. Ben de çekeceğim ama farklı olsun istiyorum.
İşte arayış o zaman başlıyor. Fotoğraf günümüzde sonucu en kolay görülebilen
sanat şeklidir. Fotoğraf çekmeye yeni
başlayanlar kendilerini en üst düzey fotoğraf sanatçısı olarak görür çünkü
fotoğraf çekmek çok kolaydır. Bir süre çektiklerini beğenmemeye başlar. Sonra
daha güzelini aramaya başlar.10-15 yıl sonra fotoğraf sanatçısı olmadığını
söyler. Çünkü görme biçimi öylesine
gelişmiştir ki kendi gördüğünü çerçeve içinde görmeye değer bulacak kadar
önemli olup olmadığını sorgulamaya başlar. En güzeli daha güzel bir şekilde
anlatma kaygısı başlıyor ve fotoğraf bir yaşam biçimi haline geliyor. Her
meslekten herkesin içine fotoğraf merakının bulaşmasını istiyorum. Bu kaygıyla
hayatın içinde fotoğraf çekmeye ve yaşamaya başlıyorsunuz” dedi.
Söyleşi,
Prof. Dr. İsa Eliri’nin Halil Dişli’ye hediye vermesi ve fotoğraf çekimi ile
sona erdi.



