11 Nisan 2019

Güzel Sanatlar Fakültemizde ‘Bakmak ve Görmek’ Konulu Söyleşi Düzenlendi.

Üniversitemiz Güzel Sanatlar Fakültesi’nde ‘Bakmak ve Görmek’ konulu söyleşi düzenlendi. Fotoğraf Sanatçısı Halil Dişli’nin konuşmacı olarak yer aldığı etkinliğe akademik ve idari personelimiz ile öğrencilerimiz katıldı. 

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Resim Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. İsa Eliri, “ Fotoğraf sanatı gözün alabildiği minimum ve maksimum değerler arasında sosyal çevremiz içinde kaydettiğimiz ile ilişkilidir. Yani seçici davranmakla ilgilidir. Kamerada fotoğrafın vizöründen bakarız, tararız. En estetik, en güzel renk, biçim ve formu sabitleriz. İşin özünde estetik var ama vizörden yakalayıp anı sabitlemek önemlidir. Halil Bey, bizlere bununla ilgili izahlarda bulunacak” dedi.

Ülkemizin önde gelen fotoğraf sanatçılarının fotoğraf hakkında düşüncelerini anlattığı videonun izlendiği söyleşide fotoğrafın tarihçesi ve fotoğrafın ne olduğu hakkında bilgi veren Halil Dişli, “Fotoğraf, bir görme biçimidir. Şu anda beni izlerken gözlerinizle saniyede 75 kare fotoğraf çekiyorsunuz. Sinema filmleri saniyede 25 kare çekilir. Fotoğraf hikayesi, bizim görme sistemimiz ile aynı mantıkta çalışan bir düzenek ve bir göz-beyin ilişkisidir. Fotoğraf makinesinin lensi bizim gözümüz, gövdesi ise bizim beynimizdir. Fotoğraf sanatının 160-170 yıllık bir öyküsü var. Resim, mağara duvarlarına yapılan çalışmalardan bu yana kendi kurallarını oluşturdu. Işık, doku, kompozisyon kuralları vs. Fotoğraf ise yeni bir sanat ve kurallarını oluşturmaya devam ediyor. Ressam doğadan alıp parçaları birleştirirken, fotoğrafçı istediği yeri alıyor istemediği yerleri bırakıyor. Her insanın fotoğrafı tanımlarken  görme, bakma biçimleri farklıdır.  Fotoğraflarla anıları biriktirmeye, belgelemeye başlıyoruz. Bir zaman makinesi sürecinin parçalarını oluşturmaya başlıyoruz. Fotoğraf, insanın gözünü en güzel terbiye eden, bize bakma ile görme arasındaki farkı anlatmaya, hissettirmeye çalışan en önemli araçlardan bir tanesidir. Fotoğraf bir müddet sonra çok farklı bir açıyla bakmayı ve görmeyi öğretiyor. Doğa bize en güzel manzaraları sunuyor. Peki sanatçı olarak buna nasıl bir katkı, nasıl bir yorum getirebiliriz?  İstanbul Boğazı’nın milyonlarca fotoğrafı çekilmiştir. Ben de çekeceğim ama farklı olsun istiyorum. İşte arayış o zaman başlıyor. Fotoğraf günümüzde sonucu en kolay görülebilen sanat şeklidir.  Fotoğraf çekmeye yeni başlayanlar kendilerini en üst düzey fotoğraf sanatçısı olarak görür çünkü fotoğraf çekmek çok kolaydır. Bir süre çektiklerini beğenmemeye başlar. Sonra daha güzelini aramaya başlar.10-15 yıl sonra fotoğraf sanatçısı olmadığını söyler.  Çünkü görme biçimi öylesine gelişmiştir ki kendi gördüğünü çerçeve içinde görmeye değer bulacak kadar önemli olup olmadığını sorgulamaya başlar. En güzeli daha güzel bir şekilde anlatma kaygısı başlıyor ve fotoğraf bir yaşam biçimi haline geliyor. Her meslekten herkesin içine fotoğraf merakının bulaşmasını istiyorum. Bu kaygıyla hayatın içinde fotoğraf çekmeye ve yaşamaya başlıyorsunuz” dedi.

Söyleşi, Prof. Dr. İsa Eliri’nin Halil Dişli’ye hediye vermesi ve fotoğraf çekimi ile sona erdi.