Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı münasebetiyle Üniversitemizde düzenlenen Söyleşi
Günleri kapsamında öğretim üyesi, yazar Prof. Dr. Ömer Türker, Üniversitemizde
“İslam’da Bilim Tasavvuru” konulu konferans verdi. Konferansa Rektör
Yardımcımız Prof. Dr. Mehmet Başalan, akademik ve idari personelimiz ile
öğrencilerimiz katıldı.
İslam medeniyetinde bilimsel çalışmaların hangi şartlarda nasıl ortaya
çıktığını açıklayan Prof. Dr. Ömer Türker, “Hz. Peygamber'den (sav) sonra
Müslümanlar 30 yıl içinde Mısır'a gittiler, Kuzey Afrika'ya ilerlediler,
Sasaniler'i ele geçirdiler, Bizans topraklarına girdiler. Müslümanlar
gittikleri yerlerde bilim gelenekleriyle, gelenekleşen dini uygulamalarla ve
kadim kültürlerle karşılaştılar” dedi.
Prof. Dr. Ömer Türker, geniş bir coğrafyada hüküm süren Müslümanların yoğun
bir şekilde bilimsel faaliyetlere yöneldiklerini ifade etti. Prof. Dr. Ömer
Türker, “Hicri 2. yüzyılın sonunda bugünkü İslam topraklarının önemli bir
kısmına ulaşıldı. İspanya’dan Hint sınırlarına kadar her yer Müslüman. İslam, o
dönemin bilinen bütün ana havzalarını ele geçirmiş ve ilim mirasını tevarüs
etmişti. İslam, bir din olarak ortaya çıktı ama kısa zaman sonra medeniyete
dönüştü. Bu durum, özellikle Kelamcıların, ön ayak olmasıyla oluyor. Çünkü
Kelam, ilmi varlık incelemesi yapıyor, tanrı ve bilgi teorisi hakkında
konuşuyor ve bu insanlar, bu konuları, insanlık tarihi boyunca ilk kez
kendilerinin konuşmadığını biliyorlar. Bunun üzerine, Abbasiler döneminde
kapsamlı bir tercüme faaliyetine girişildi. Eski Yunan Medeniyetinden ne
kalmışsa, şiir ve trajedi hariç, bütün bilimlerin tamamını Hicri 200-220
yılları arasında Arapça’ya çevirdiler. Bu süreç kolay olmadı, çünkü Roma,
Hristiyanlaştıktan sonra Eski Yunan Medeniyetine ait eserler kaldırılmıştı.
Abbasi Devleti, mahsenlere atılmış botanik, zooloji, aritmetik, geometri,
meteoroloji, ahlak ve siyaset gibi konular üzerine yazılmış kitapları büyük
paralar vererek satın aldı ve Bağdat’ta büyük bir hareketlilik ortaya çıktı.
İnanılmaz bir kitap yaygınlığı var. Almak istediğiniz kitap çok hızlı sürede
çok sayıda insan tarafından yazılarak size veriliyor. Bağdat’ta yazılan kitap
en geç iki ay sonra Endülüs’te oluyor. Tercüme faaliyetleri içinde olan Kindi, ilk
Müslüman filozof olarak bu dönemde ortaya çıktı” şeklinde konuştu.
Günümüzde bilimsel çalışmalar noktasında geride kaldığımızı ifade eden
Prof. Dr. Ömer Türker, “1750’lerden itibaren Batı biliminin bizi geçtiğini fark
ettik. Batı’yı yakalayabilmek için bir
çok girişimde bulunduk. 1800’den bu yana orduyu, kurumları vs. değiştirdik. 200
yıldır tercüme yapıyoruz ama büyük düşünürümüz çıkmıyor. Peki o insanlar
tercüme yaparken nasıl filozof oldular? Çevrilen eserlerin Arapça’ya uygunluğunu
kontrol eden Kindi nasıl filozof oldu? Eserleri günümüze ulaşan Kindi’nin, kendisinden sonra 300 yıl devam eden ekolü
vardır. Neden böyle oldu? Çünkü İslam dünyasının düşünen zihni Müslümanlardı.
Tercüme edilen kitaplar ölü ama tercüme yapan zihinler canlıydı. Şimdi tam
tersi kitaplar canlı, zihinler ölü” dedi.





