
İstiklal
Marşının kabulünün 99. Yıldönümü münasebetiyle Üniversitemiz Eğitim Fakültesi
tarafından “Ebediyete Söylenen Marş: İstiklal Marşı ve Mehmet Akif Ersoy” adlı
panel düzenlendi. Moderatörlüğünü Eğitim Fakültesi Dekanımız Prof. Dr. İsmail Aydoğan’ın
yaptığı panele konuşmacı olarak Yazar Sadık Yalsızuçanlar ve şair Mustafa
Aydoğan katıldı. Panele Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Mehmet Başalan, akademik
ve idari personelimizle öğrencilerimiz katıldı.
Saygı
Duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan panelin ilk konuşmasını Yazar Sadık
Yalsızuçanlar yaptı. İstiklal Marşının, Türkiye’nin ruhunu yansıttığını
söyleyen Yalsızuçanlar, “İstiklal Marşı, bir Marş. Adı üstünde. Bugün 99. Kabul
günü. 1921 yılında yeni Türkiye Cumhuriyetimiz ilan edilmeden, rejim değişikliği
yapılmadan İstiklal Marşımız yazılmış ve kabul edilmiştir. İstiklal
muharebelerine bir ivme kazandırmak, bir ruh kazandırmak üzere, İstiklal
Muharebelerinin ruhunu da yansıtan, yeni ilan edilen Cumhuriyetin de, toplumun
da, devletin de ruhunu yansıtan bir tür Milli bir manifesto olarak
düşünülmelidir. En önemlisi,
biliyorsunuz cepheleri ve Anadolu’yu gezmiş ve kendisi İstiklal Muharebelerine
fiilen ve manevi takviye gücü olarak katılmıştır. İstiklal Marşı, Türk Milletinin
emperyalist güçlere karşı yürüttüğü İstiklal Muharebelerindeki mücadelesinde
yürüyüşüne eşlik eden ve o yürüyüşü manen destekleyen ve takviye eden bir
şiirsel nida olarak, dua olarak yazılmış Türkiye’mizin ruhunu yansıtan bir
metindir” dedi.
İstiklal
Marşının on kıtasını tek tek okuyup yorumlayan Yalsızuçanlar, “Marş, tek
kişilik bir yürüyüş değil bir cemiyetin bir millettin bir medeniyetin yürüyüşü.
Yani bu fiilin özünde birlik ve beraberlik çağrısı var. Bu sebeple bu yürüyüş
son derece düzenli olmalı, uyumlu olmalı, ahenkli olmalı ve ritmik
olmalıdır. Kargaşa ve karmaşa yürüyüşün
amacına ve ruhuna aykırıdır. Bu yürüyüş her şeyden evvel yürüyenleri bir araya
getiren ve onları millet kılan, bir hedefe yürüten sebep tek tek kendi irade ve
isteklerinden bağımsız, yürüyüşün sebebi şahsi değil sebep toplumsal bir
idealdir ve toplumun varlığının borçlu olduğu değerler manzumesidir.
Peygamberimizin Mekke’den Medine’ye göç ederken sığındığı mağarada Hz.
Ebubekire -La Tahzen- diye seslendiyse, korkma Allah bizimledir müjdesiyle onu
takviye ettiyse; Akif de tıpkı oraya gönderme yaparak Türk Milletine Korkma,
sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak diyor. Mehmet Akif, emperyalistlerin
daralttığı ve kuşattığı o cepheyi parçalamak üzere türk milletinin kalbindeki
imanı, cesareti tekrar o ateşi yakan ve hareketlendiren bir söyleyişle, korkma,
diye başlıyor” şeklinde konuştu.
Panelin diğer konuşmacısı şair Mustafa
Aydoğan ise Mehmet Akif Ersoy’un yaşamından bahsetti. Aydoğan, “Birisi gibi
olunacaksa olunabilecek nadir insanlardan birisidir Mehmet Akif Ersoy. Bunun
birkaç nedeni vardır benim için. Mithat Cemal Kuntay, Mehmet Akif’in hayat
hikayesini anlatmış en iyi anlatmış adamdır. Mehmet Akif’i şöyle tarif ediyor;
Kur’an şairi. Bunun nedeni İstiklal
Marşı’nın Kur’an’ın marş halinde özetlenmiş bir formudur. Bu milletin Akif’i
sevişinde Kur’an ahlakını bizatihi hayatına geçirmiş olması etkilidir. Akif
sözünde durmanın bedelini yaşamış bir adamdır. Müslümanları uyarmaya gitmiş
Berlin’e, Hicaz da Osmanlıyı, İslam devletini, kurtarmaya çalışmış, İstiklal
Marşını yazmış. Sonuçta biz ona ne yapmışız? Akif’in sonu hazindir” diye
konuştu.
Panel,
kitap çekilişi ve plaket takdimi ile sona erdi.






