Üniversitemiz Fatma Şenses Sosyal
Bilimler Meslek Yüksekokulu Öğr. Gör. Dr. Bedri Özçelik tarafından Dr. Öğr.
Üyesi Baybarshan Ali Kazancı moderatörlüğünde ‘Akif’in Hak Anlayışı ve İstiklal
Marşı’nda Hak Kelimesinin Çağrıştırdıkları’ konulu çevrimiçi seminer
gerçekleştirildi. Seminere, akademik ve idari personelimiz ile öğrencilerimiz
katıldı.
Önemli bir şahsiyet olan Akif’in
eserleri ile şahsiyeti arasında ciddi bir ilişki olduğunu belirten Öğr. Gör. Dr. Bedri Özçelik, “Akif ‘Hayatta
bildiğim tek gerçek, sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek’ sözlerinde
belirttiği gibi haktan ve hakikatten zerre kadar şaşmayan bir şahsiyettir. Sessiz ama etkili yaşamış bir şahsiyettir.
Akif’i sevenler ya da sevmeyenler, onun dürüstlüğünden, vefakârlığından asla
şüphe etmemişler ve bunu da her ortamda dile getirmişlerdir. Biz bugün Akif’in
hayatından ziyade; hayatından ve eserlerinden yansıyan hak anlayışı, İstiklal
Marşı’ndaki Hak kelimesinin bize çağrıştırdıkları hususunda konuşacağız. Hak;
sözlük anlamında gerçek, sabit ve doğru olmak, bir şeyi gerçekleştirmek, bir
şeye yakinen tanık olmak anlamında kullanılmıştır. Akif, hayatına
geçirebileceği bir kavramı çokça ele almış, Hak kelimesini 199 yerde kullanmış
ve farklı anlamlarda da kullanmıştır. İslami terminolojide Allah’ın
isimlerinden biri (Hakk), ve onun çokluğu hukuk ile batılın zıttı anlamında
kullanılmıştır. Hukuki anlamda inkârı mümkün olmayan gerçek, sabit olan,
gerçeğe mutabık olan anlamında kullanılmıştır.
Bir Millette İman, Salah, Hak ve Sebat Varsa Onlara Acı, Keder, Ziyan ve
Sıkıntı Ulaşmaz
Mehmet Akif’in ifadeleri üzerinden Hak kavramını ve anlamlarını
açıklayan Öğr. Gör. Dr. Bedri Özçelik, “Mehmet Akif, 7 kitaptan oluşan Safahat eserinde inandığını,
düşündüğünü, yaşadığını anlatmaktadır. Bu anlamda gerçekten dikkate şayan bir
eserdir. Safahatta Hak kelimesini birçok farklı anlamda kullanılmıştır.
Belirttiğimiz anlamlar dışında kullanılan Hak kelimesini de bulmak mümkün. Hak
kelimesine o kadar önem vermiştir ki eserlerinden birinin ismi Hakkın
Sesleri’dir. Orada da ayeti kerimeleri ve hadisleri açıklayan şiirler kaleme
almıştır. Akif’in ‘Asım’ adlı kitabında Hak, Allah ve adalet anlamında
kullanılmıştır. Dolayısıyla Hak, Asım’da Allah inancı ve adalet inancı muhteşem
bir bütünlük arz etmektedir. Asım’da Akif şu ifadelere yer vermiştir;
‘Halikın namütenahi adı var en
başı Hakk
Ne büyük şey kul için Hakk’ı
tutup kaldırmak
Hani ashâb-ı kirâm ayrılalım
derlerken
Mutlaka sûre-i ve’l-Asr’ı okurmuş
bu neden ?
Çünkü meknun o büyük sûrede esrârı
felâh
Başta iman-ı hakikî geliyor sonra
salâh
Sonra Hak, sonra sebat, işte
kuzum insanlık
Dördü birleşti mi yoktur sana
hüsran artık’
Bu ifadelerin günümüz Türkçesi
ile gençlerimize anlatılmasının faydalı olacağını düşünüyorum. ‘Yaradanın
birçok adı var, en başı Hakk’ ifadesinde Akif, Hakk kelimesini Allah
kelimesinin yerine kullanmış. Bir kulun şereflenmesi için en büyük lütuf
Allah’a kul olmaktır. Ashab-ı Kiram birbirlerinden ayrılırken Kuran-ı Kerim’de
bir sure olan Asr Suresini okurmuş.
Çünkü o surede kurtuluş, mutluluk ve kulluk sırları yer alıyor. Bu sırlar
öncelikle iman, sonra iyilik, barış ve huzur anlamına gelen salah, sonra hak,
adalet, doğruluk, gerçek, hakikat, sonra da sebat yani sözünde kararında sabit
olmaktır. Başladığı işe sıkıca sarılma, yerinde durma, payidar olma anlamında
kullanılmış. İşte düzgün bir insana yakışan durumlar bunlardır. Bir insanda,
bir millette bu dört unsur birleşirse ona artık acı, keder, ziyan ve sıkıntı
ulaşmaz.
Akif aynı şiirin devamında şu
şekilde devam eder:
‘Müslüman hakka zahîr olmaya her
an mecbûr,
Sarsılır varlığı, göstermeye
başlarsa fütûr,
Hele zulmün galeyânında bu
mecbûriyyet,
Daha şiddetli olur başkalarından
elbet.
Çünkü hak öyle zamanlarda kalır
tehlikede,
Çâresizdir, onu kurtarmaya bakmak
sâde’
Akif, Müslüman’ın her an adaleti,
korumaya ve gözetmeye mecbur olduğunu ifade ediyor. Bunda gevşeklik göstermeye
başlarsa varlığı sarsılır. Zulmün arttığı zamanlarda bu mecburiyet daha da
artar. Çünkü, böyle zamanlarda adalet tehlikeye düşer ve mutlaka adaleti
kurtarmak gerekiyor. ‘Banane’ derseniz zulüm baş gösterir. Mehmet Akif, zalime
karşı hak ve adaleti vurgulamanın, savunmanın önemini çok vurgulamaktadır. Bunu
bütün kitaplarında görebiliriz” dedi.
İstiklal Kavramına Manevi Destek Olan Kavram Hak Kavramıdır
İstiklal Marşımızda kullanılan
Hak kavramını açıklayan Öğr. Gör. Dr. Bedri Özçelik, “İstiklal Savaşı, Türkleri
tarihten silmek isteyen emperyalist batı devletlerine karşı verilmiş bir
savaştır. İstiklal Marşı, bu savaşın marşıdır. Mehmet Akif, İstiklal Marşı’nda
devlete ait bağımsızlık düşüncesi ile millete ait hürriyet düşüncesini
birleştirmiştir. Devletin bağımsızlığını ve bireyin özgürlüklerini esas almış
ve bunları birbirinin tamamlayıcısı olarak görmüştür. Milletin hürlüğünün
kaynağının Hakk’a tapmak olduğu, Hak yolda olmak olduğunu vurgulamıştır.
İstiklal Marşı kendi kendini açıklayan bir şiirdir. ‘Hakkıdır Hakk’a tapan
milletimin istiklal’ dizesini bundan dolayı ‘Ben ezelden beridir hür yaşadım,
hür yaşarım’ dizesi ile okumak lazım gelir. Çünkü bir toplumun hür olabilmesi
için istiklali hak etmesi gerekir. Hakk’a tapan bir milletin istiklali hak
etmesi demek, istiklal uğruna kendini feda etmesi demektir. Milletin varlık şartı
her ne kadar istiklal olsa da bu tek başına yetmiyor. İstiklal, kendini aşan
yüce bir değere dayanırsa ancak o zaman bir kutsallık kazanır. İstiklal
kavramına manevi destek olan bu kavram Hak kavramıdır. İstiklalin olması için
Hakk’ın kaçınılmaz şekilde varlık göstermesi lazımdır. Akif, Hakk ifadesiyle Türklerin üç büyük değerini; Allah, hakikat ve hukuk yani adaleti ifade
ediyor. Bu üç değere bağlı olan milletlerin asla ve asla köle olmayacağını dile
getirmektedir” şeklinde konuştu.
Seminer, Moderatör Dr. Öğr. Üyesi
Baybarshan Ali Kazancı’nın değerlendirmesi ve Öğr. Gör. Dr. Bedri Özçelik’e
teşekkürü ile sona erdi.
