Üniversitemiz Eğitim
Fakültesinde 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü münasebetiyle Öğr.
Üyesi Doç. Dr. Deniz Tonga tarafından ‘Çanakkale Ruhu ve Sahip Olduğumuz
Değerler’ konulu konferans verildi. Konferansa Eğitim Fakültesi Dekan
Yardımcısı Doç. Dr. Salim Pilav, öğrencilerimiz, akademik ve idari personelimiz
katıldı.
Yaşanmış örneklerle
birlikte bizi biz yapan değerlerimizi çocuklara ve gençlere anlatmakta
tarihimizin çok önemli bir kaynak
olduğunu belirten Doç. Dr. Deniz Tonga, “Tarihi sadece geçmiş olarak alırsanız
bu tarihten çok fazla bir şey anlamadığımızı gösterir. Tarih, sadece tarihsel
bilgiler vermek için değil, aynı zamanda çocuklara bir bakış açısı kazandırmak,
geçmişimizi kavratmak ve değerlerimizi vermekle de ilgilidir. Değerler, bizler
için manevi zenginliğe açılan bir kapıdır. Çanakkale ve orada temsil edilen
değerlerin anlaşılması, batının bize anlattığı ve ne yazık ki özendiğimiz ‘ben’ anlayışından, kişisel bir yaşamdan
kurtulup ‘biz’ anlayışına varmamız için bizlere yardımcı olacaktır. Çanakkale’ye,
Kurtuluş Savaşı’na ve tarihimizdeki önemli olaylara baktığımızda aslında temel faktör
biz kavramıdır. İnsanlar kendilerini, nefislerini, egolarını değil ‘biz’
dedikleri milletlerini düşünüyorlar. Çanakkale deyince üzerinde ilk durmamız
gereken değer dindir. Dini hassasiyeti olmayan bazı tarihçiler din kavramına
hiç değinmese de Çanakkale’yi tek başına dinle anlatamazsınız ama Çanakkale’yi
din kavramı olmadan da anlatamazsınız. İngilizler, hatıratlarında ‘Çanakkale Savaşı’nda Türklerin ölüm arzusu
bizim yaşam arzumuzdan daha fazlaydı. Türkler, onun için savaşı kazandılar’
diyorlar. Çünkü Müslüman Türkler, yaptıkları işin çok şerefli olduğunu, vatan müdafaası uğrunda can vermenin dünyanın
en kutsal kavramlarından biri olduğunu biliyorlar. İkinci önemli kavram ise
özgürlük kavramıdır. Biz geçmişten bu
yana özgürlüğüne çok düşkün bir milletiz. Gerçek biz özgürlük anlayışı bizim
milletimizde var ama batı toplumunu çok fazla izleme, özenme dolayısıyla milli
değerlerimizden kopup, bencil bir yaklaşıma doğru gidiyoruz. Oysa sadece insan türünde millet kavramı
vardır ve milleti adına yaşamak, büyük bir erdemdir. Üçüncü önemli kavram
vatanseverliktir. Türkler, tarih boyunca vatanın kıymetini ve önemini
bilmişler, vatansever olmuşlardır. Dini kaynaklarda da vatan sevgisinin imandan
geldiğini belirten kaynaklar vardır. Burada kast ettiğim sözde kalan bir
vatanseverlik değil, kim yaptığı işi en güzel şekilde yapıyorsa o
vatanseverdir. Bir diğer değer ise azimdir. Çanakkale’ye geziye gittiğimizde
Şehitlerin ve Gazilerin torunları bizlere şunu anlatmıştı: Çanakkale’de bizim
insanımızı yoklukla mücadele ettiren, düşmanla göğüs göğüse çarpıştıran
değerlerden birisi de azimdi. Günlük yaşamda sizlerin de koyduğunuz hedeflere
ulaşabilmeniz için azim lazım. Çanakkale
bizlere imkansızlık diye bir şeyin olmadığını gösteriyor. Çanakkale’de yaşanan
zorlukları anlatan hatıratlara bakmanızı tavsiye ederim. Geçmişi ve nereden geldiğimizi bilmiyoruz.
Değerlerimizi değil bedensel ihtiyaçları önemsiyoruz. Çanakkale’de yaşanmış bir
kavram da cesarettir. Atalarımız gerçekten çok cesur insanlardı. Hayatta
yılgınlık gösterdiğimiz, cesur adımlar atmaktan çekindiğimiz dönemlerde bize
psikolojik destek olabilecek unsurları
Çanakkale Savaşı’nda olduğu gibi tarihimizdeki önemli olaylarda,
zorluklara rağmen başarılar elde etmiş bilim adamlarımızın, yöneticilerimizin,
sanatçılarımızın hayatlarında bulabiliriz” dedi.
Doç. Dr. Deniz
Tonga, öğretmenlerin Çanakkale’yi sadece Çanakkale olarak değil; Çanakkale’yi, bugünü ve yarını bir arada
düşünerek, değerleri olan, kararlı, samimi, sabırlı, özgüvenli, sadece kendisi
için değil milleti için yaşayan bir gençlik yetiştirmekle sorumlu olduğunu
belirterek, “Tarihe karşı ilginin azlığı bir yerde milli bilinci,
çocuklarımızın ve gençlerimizin milli değerlerle övünmesini engelliyor. Batı
sinemasında anlatılan olayların pek çoğunun tarihsel gerçekliği yok. Oysa bizim
tarihimizde Çanakkale, İstanbul’un fethi ve Avrupa’daki savaşlar, savaş ahlakı,
yetiştirdiğimiz tarihi şahsiyetler ve daha birçok şey var. İslam Medeniyetinin
Dünya Medeniyetine katkılarını delilleri ile ortaya koyan, bu konuda kitaplar
yazan Merhum Bilim Tarihçimiz Prof. Dr. Fuat Sezgin, bu süreçte çok zorlukla karşılaştığını
ancak en büyük zorluğu kendi değerlerimizi insanlarımıza anlatırken yaşadığını,
Müslümanların bilime katkılarını Müslümanlara inandırmakta zorlandığını belirtiyor.
21. yüzyılda milletimize, kendimize uzaklaşmamamız için değerlerimiz üzerinde
daha fazla durmamız gerekiyor. Geçmiş, bugünümüzü ve geleceğimizi inşa edebilmemiz
adına önemli. Millet olarak en büyük zenginliğimiz, geçmişten bugüne
getirdiğimiz milli ve manevi değerlerimizdir. İnşaallah sizler de görevinize
başladığınızda bunu çocuklara, gençlere anlatırsınız ve değerli bir gençlik
yetişir” şeklinde konuştu.
Konferans, Dekan
Yardımcısı Doç. Dr. Salim Pilav’ın, Doç. Dr. Deniz Tonga’ya teşekkür belgesi
vermesi ile sona erdi.







