30 Mart 2022

Öğretmen Adaylarına Çocuk Cinsel İstismarı ve Hukuki Boyutu Hakkında Bilgi Verildi

Üniversitemiz Psikolojik Danışma ve Rehberlik Topluluğu tarafından öğretmen adayı öğrencilerimizi bilgilendirmek amacıyla Nurettin Topçu Konferans Salonunda ‘Çocuk Cinsel İstismarı ve Hukuki Boyutu’ konulu konferans düzenlendi. Üniversitemiz Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Uğur Ersoy’un konuşmacı olarak yer aldığı etkinliğe öğrencilerimiz, akademik ve idari personelimiz katıldı.

Tarihsel olarak bakıldığında çocuğun cinsel istismarı suçunun çok eskilere dayandığını ifade eden Doç. Dr. Uğur Ersoy, “Günümüzde modern toplumun bu konu üzerinde durmasının en önemli etkenlerinden biri 1970’li yıllarda Amerika Birleşik Devletlerinde birden artan çocuk istismar vakaları olmuştur. Sonrasında da çocuk istismarı,  dünya toplumunun üzerinde önemle durduğu konulardan biri olmuştur. Gerek Türk Ceza Kanununa gerekse taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelere göre 18 yaşını doldurmamış olan herkes çocuktur. Ceza hukukunda cinsel istismar, çocuğun rızası olmadan, fesada uğratılmış bir iradeyle rızası alınarak veya psikolojik, fiziksel ya da başka bir şekilde baskıya maruz kalarak cinsel amaçlar için kullanılması olarak tanımlanır. Cinsel istismarda çocuk bir obje konumuna indirgenmektedir. Cinsel istismara uğrayan çocuklar kendilerine karşı gerçekleştirilen fiilin, davranışların doğru olmadığının farkında olsalar bile fiili gerçekleştiren kişi ile arasındaki bağ veya korku nedeniyle olayı açıklayamayabilirler. Cinsel istismara uğrayan çocukların, kendilerine inanılmayacağını düşündükleri için yaşadıkları olayı uzun yıllar söylemedikleri görülmektedir. En çok karşılaştığımız durum da budur. Başlarının belaya gireceğinden, istismarcının tehdidinden, dışlanmaktan, aşağılanma ve eleştirilmekten korkabiliyorlar. Ensest vakalarında çocukların istismarcıyı koruma güdüsü ile hareket ettiğini de görüyoruz. Kendisine karşı yapılan cinsel davranışların yanlış olduğunu da bilemeyebilir. Bu duruma ilişkin ne yazık ki çok sayıda olay var. İstismarın boyutunun derecesi ve sıklığı artınca, mağdurun bilinçlenmesi ve hukuki haklarının farkında olmasıyla birlikte genellikle yaşadıkları durumu başkalarıyla paylaşıyorlar” dedi.

Çocukların suçun faili veya mağduru olması durumunda öğretmenin izlemesi gereken hukuki süreci anlatan Doç. Dr. Uğur Ersoy, “Hukuk sistemimizde her vatandaşımızın belirli hak ve yükümlülükleri vardır. Eğitim alma, sağlık hizmeti alma, ihbar ve şikâyet hakkı gibi. Benzer şekilde kişilerin belirli suçları öğrenmeleri durumunda bu suçları belirli makamlara ihbar etme yükümlülükleri olduğunu bilmemiz gerekiyor.  Bu yükümlülük hepimiz için geçerlidir. Çocuklara karşı işlenen suçların ihbar edilmesi bakımından Türk Ceza Kanununun 278. maddesinin üçüncü fıkrasında özel bir durum düzenlenmiştir. Çocuğun mağdur olduğu suçun yetkili mercilere bildirilmemesi daha ağır ceza verilmesini gerektiren bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Yine çocuk koruma kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında adli ve idari merciler, kolluk görevlileri, sağlık ve eğitim kuruluşları, sivil toplum kuruluşları korunma ihtiyacı olan çocuğun Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bildirmekle yükümlü olduğu belirtiliyor. Sizler de buradaki eğitim kuruluşlarının içerisinde yer alacağınız için yükümlülüklerinizi bilmeniz gerekiyor. Bir öğrencinin bir öğrenciye karşı suç işlediğini biliyorsanız durumu okul müdürüne ileterek sorumluluktan kurtulabilirsiniz.  Ancak çocuk ailesi içinde ya da başka bir kişi tarafından istismara uğradığını söylüyorsa okul müdürüne bildirimde bulunarak sorumluluktan kurtulamazsınız. Çünkü öğretmenin öğrenciye, öğrencinin öğrenciye karşı gerçekleştirdiği bir suçta okul müdürünün, öğretmen ve öğrenci hakkında disiplin soruşturması başlatma yetkisi vardır ancak çocuğun ailesinden bir kişi hakkında ya da üçüncü bir kişiyle ilgili soruşturma başlatma yetkisi yoktur. Bu durumda kolluk kuvvetlerine bilgi vermezseniz kendinizi hâkim karşısında bulabilirsiniz” dedi.

Doç. Dr. Uğur Ersoy, çocukların cezai sorumlulukları hakkında bilgi vererek, “12 yaşını doldurmamış bir çocuğun cezai sorumluluğu yoktur. Suçun faili olmazlar ancak mağduru olurlar. 12-15 yaş aralığındaki çocuğun kusur yeteneği yoksa 0-12 yaş arasında gibi değerlendirilir ve cezai sorumluluğu yoktur. Eğer kusur yeteneği varsa indirilmiş cezai sorumluluğu vardır. Kusur yeteneği kendisine karşı yapılan fiilin ya da başkasına karşı yaptığı fiilin hukuki anlamını ve sonuçlarını algılama yeteneğinin gelişmiş olmasıdır. Bununla bağlantılı olarak da davranışlarını buna göre yönlendirme yeteneğinin de gelişmiş olması demektir. 15-18 yaş arasında kusur yeteneği olduğu kabul edilir ancak verilecek cezalarda belli oranlarda indirim yapılır.  18 yaşını doldurmamış bir şekilde suça karışmış olan çocuklara şüpheli veya sanık değil ‘suça sürüklenen çocuk’ deriz” şeklinde konuştu.

Konferans, Doç. Dr. Uğur Ersoy’un sorularını cevaplaması ile sona erdi.