21 Aralık 2022

Üniversitemizde “Organ Doku Bağışı ve Nakli” Konulu Konferans Düzenlendi

Üniversitemiz Tıp Fakültesi tarafından “Organ Doku Bağışı ve Nakli” konulu konferans düzenlendi. Prof.  Dr. Dilek Kılıç amfisinde gerçekleşen konferansa konuşmacı olarak Dr. Âdem Yeni, akademik ve idari personelimiz ile öğrencilerimiz katıldı.

Organ naklini tanımlayarak ve kimlerden organ nakli yapılabileceğine değinerek konuşmalarına başlayan Dr. Âdem Yeni, “Organ nakli, görev yapamayacak kadar hasta bir organın, yenisi ve sağlamı ile değiştirilmesi işlemine denir. Canlıdan nakiller; böbrek, karaciğer iken kadavradan nakiller ise kalp, pankreas, akciğer, ince bağırsak gibi hayati organlardır. Her ölen kişiden organ nakli yapılmamaktadır. Kişi evde, sokakta veya hastanenin herhangi bir servisinde ölmüş olsa bile, böyle durumlar nakil için tıbben uygun değildir. Sadece yoğun bakım ünitesinde yaşam destek ünitesine bağlı ölen kişilerden organ nakli yapılır. Ülkemizde böbrek, karaciğer, kalp, pankreas, akciğer, ince bağırsak, kalp kapağı, kornea, tendon, deri, kemik, kemik iliği gibi organların nakli yapılmaktadır. Türkiye’de 1979 yılında organ naklini düzenleyen ‘2238 Sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkında Kanun’ çıkarılmış, bu yasa 1982 yılında yeniden düzenlenmiş olup hala bu yasaya göre organ nakil hizmetleri yürütülmektedir. Ülkemizde ilk başarılı organ nakli ise 3 Kasım 1975 yılında Dr. Mehmet Haberal ve ekibince Hacettepe Üniversitesi Hastanesi'nde bir anneden oğluna yapılan ‘canlıdan canlıya böbrek nakli’ olmuştur. Bu nakli 1978 yılında aynı ekibin kadavradan yaptığı ilk böbrek nakli izlemiştir” şeklinde konuştu.

Beyin ölümü ve bitkisel hayat arasındaki farka değinen Dr. Adem Yeni, “Beyin ölümü, beyin fonksiyonlarının geri dönüşümsüz olarak kaybolmasıdır.  Bu durum koma ve bitkisel hayattan farklıdır. Yapılan tüm tıbbi tedavi ve makine desteğine rağmen kısa süre içinde tüm organlar işlevini yitirir ve artık bu kişiler tıbben ölüdürler. Beyin ölümü tanısı olmayan kişiden organ nakli yapılamaz. Bitkisel hayatta hastanın solunumu devam eder; beyin ölümünde hasta solunum cihazına bağlıdır. Hastanın kendisi solunum yapamaz. Bitkisel hayatta hastalar aylarca, yıllarca yaşayabilirler; Beyin ölümünde vakalar tıbben ölüdür. Bitkisel hayatta bazı durumlarda iyileşme şansları vardır; Beyin ölümünde hayata dönmesi mümkün değildir. Nöroloji, Nöroşirurji, Kardiyoloji, Radyoloji Anesteziyoloji veya Yoğun Bakım Uzmanı gibi toplam 4 hekimden oluşan heyet tarafından gerekli bütün tetkikler yapıldıktan sonra saptanır. Ölüm olayının tutanağını düzenleyecek bu 4 hekim, organ naklini gerçekleştirecek olan hekim ekibinden bağımsızdır” dedi.

Organ bağışına ve kimlerin organ bağışında bulunacağına dikkat çeken Yeni, “Kişi hayatta iken serbest iradesiyle tıbben yaşamı sona erdikten sonra doku ve organlarının başka hastaların tedavisi için kullanılmasına izin vermesi işlemine organ bağışı denir. 18 yaşından büyük ve akli dengesi yerinde olan herkes 2238 sayılı yasaya göre organlarının tamamını veya bir bölümünü bağışlayabilir. 2238 sayılı organ nakli yasasına göre para karşılığı organ bağışında bulunmak veya satmak yasak ve suçtur. Organ bağışı sayısı, kadavra donör sayısı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yeterli değildir, ancak gelişme yolundadır. Ülkemizde yaklaşık 45 bin diyaliz hastası vardır. Ne yazık ki çoğu 20-40 yaş arası genç hastalardır. Yaşamlarını haftada 3-4 gün makinelere bağlanarak sürdürebilmekteler. Bu kişinin yaşam kalitesini düşürmekte, kişiyi hayattan koparmaktadır. Ayrıca en iyi diyaliz koşullarında bile ortalama yaşam süresi 15 yıldır.  Başarılı nakil ile makineye bağımlılık sona ermekte, yaşam süreleri uzamaktadır. Kalp ve karaciğer hastaları için ise aranılan organ bulunamazsa kısa sürede yaşamları sona ermektedir” diye konuştu

Program Dr. Âdem Yeni’ye hediyesinin takdim edilmesi ile sona erdi.