Üniversitemiz
Tıp Fakültesi tarafından “Organ Doku Bağışı ve Nakli” konulu konferans
düzenlendi. Prof. Dr. Dilek Kılıç
amfisinde gerçekleşen konferansa konuşmacı olarak Dr. Âdem Yeni, akademik ve
idari personelimiz ile öğrencilerimiz katıldı.
Organ
naklini tanımlayarak ve kimlerden organ nakli yapılabileceğine değinerek
konuşmalarına başlayan Dr. Âdem Yeni, “Organ nakli, görev yapamayacak kadar
hasta bir organın, yenisi ve sağlamı ile değiştirilmesi işlemine denir.
Canlıdan nakiller; böbrek, karaciğer iken kadavradan nakiller ise kalp,
pankreas, akciğer, ince bağırsak gibi hayati organlardır. Her ölen kişiden
organ nakli yapılmamaktadır. Kişi evde, sokakta veya hastanenin herhangi bir
servisinde ölmüş olsa bile, böyle durumlar nakil için tıbben uygun değildir.
Sadece yoğun bakım ünitesinde yaşam destek ünitesine bağlı ölen kişilerden
organ nakli yapılır. Ülkemizde böbrek, karaciğer, kalp, pankreas, akciğer, ince
bağırsak, kalp kapağı, kornea, tendon, deri, kemik, kemik iliği gibi organların
nakli yapılmaktadır. Türkiye’de 1979 yılında organ naklini düzenleyen ‘2238
Sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkında Kanun’
çıkarılmış, bu yasa 1982 yılında yeniden düzenlenmiş olup hala bu yasaya göre
organ nakil hizmetleri yürütülmektedir. Ülkemizde ilk başarılı organ nakli ise
3 Kasım 1975 yılında Dr. Mehmet Haberal ve ekibince Hacettepe Üniversitesi
Hastanesi'nde bir anneden oğluna yapılan ‘canlıdan canlıya böbrek nakli’
olmuştur. Bu nakli 1978 yılında aynı ekibin kadavradan yaptığı ilk böbrek nakli
izlemiştir” şeklinde konuştu.
Beyin
ölümü ve bitkisel hayat arasındaki farka değinen Dr. Adem Yeni, “Beyin ölümü,
beyin fonksiyonlarının geri dönüşümsüz olarak kaybolmasıdır. Bu durum koma ve bitkisel hayattan farklıdır.
Yapılan tüm tıbbi tedavi ve makine desteğine rağmen kısa süre içinde tüm
organlar işlevini yitirir ve artık bu kişiler tıbben ölüdürler. Beyin ölümü
tanısı olmayan kişiden organ nakli yapılamaz. Bitkisel hayatta hastanın
solunumu devam eder; beyin ölümünde hasta solunum cihazına bağlıdır. Hastanın
kendisi solunum yapamaz. Bitkisel hayatta hastalar aylarca, yıllarca
yaşayabilirler; Beyin ölümünde vakalar tıbben ölüdür. Bitkisel hayatta bazı
durumlarda iyileşme şansları vardır; Beyin ölümünde hayata dönmesi mümkün
değildir. Nöroloji, Nöroşirurji, Kardiyoloji, Radyoloji Anesteziyoloji veya
Yoğun Bakım Uzmanı gibi toplam 4 hekimden oluşan heyet tarafından gerekli bütün
tetkikler yapıldıktan sonra saptanır. Ölüm olayının tutanağını düzenleyecek bu
4 hekim, organ naklini gerçekleştirecek olan hekim ekibinden bağımsızdır” dedi.
Organ
bağışına ve kimlerin organ bağışında bulunacağına dikkat çeken Yeni, “Kişi
hayatta iken serbest iradesiyle tıbben yaşamı sona erdikten sonra doku ve
organlarının başka hastaların tedavisi için kullanılmasına izin vermesi
işlemine organ bağışı denir. 18 yaşından büyük ve akli dengesi yerinde olan
herkes 2238 sayılı yasaya göre organlarının tamamını veya bir bölümünü
bağışlayabilir. 2238 sayılı organ nakli yasasına göre para karşılığı organ
bağışında bulunmak veya satmak yasak ve suçtur. Organ bağışı sayısı, kadavra
donör sayısı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yeterli değildir, ancak
gelişme yolundadır. Ülkemizde yaklaşık 45 bin diyaliz hastası vardır. Ne yazık
ki çoğu 20-40 yaş arası genç hastalardır. Yaşamlarını haftada 3-4 gün
makinelere bağlanarak sürdürebilmekteler. Bu kişinin yaşam kalitesini
düşürmekte, kişiyi hayattan koparmaktadır. Ayrıca en iyi diyaliz koşullarında
bile ortalama yaşam süresi 15 yıldır.
Başarılı nakil ile makineye bağımlılık sona ermekte, yaşam süreleri
uzamaktadır. Kalp ve karaciğer hastaları için ise aranılan organ bulunamazsa
kısa sürede yaşamları sona ermektedir” diye konuştu
Program
Dr. Âdem Yeni’ye hediyesinin takdim edilmesi ile sona erdi.




