29 Aralık 2023

İktisadi ve İdari Bilimler Fakültemizde “Cumhuriyet’in 100. Yılında Kent ve Çevre Politikaları” Konulu Etkinlik

Üniversitemiz İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümü tarafından “Cumhuriyet’in 100. Yılında Kent ve Çevre Politikaları” konulu etkinlik düzenlendi. Moderatörlüğünü Üniversitemiz Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hasan Yaylı’nın yaptığı etkinliğin konuşmacıları, Prof. Dr. Ruşen Keleş ve Prof. Dr. Kemal Görmez’di. Etkinliğe akademik ve idari personelimiz ile öğrencilerimiz katıldı.

Kentleşme hakkında temel bilgiler vererek, kentleşmenin nasıl daha iyi hale geleceği hakkında bilgiler veren Prof. Dr. Ruşen Keleş, “Kentleşme kendi haline bırakılırsa mı daha iyi sonuçlar elde edilir yoksa devlet bir şekilde bunlarla ilgili politikaları yönlendirmeli mi? Ya da müdahale etmeli midir? Bu Türkiye’de öteden beri tartışıldı. Askeri müdahalenin sonrasında, Türkiye’de Devlet Planlama Teşkilatı kuruldu ve beş yıllık planlar hazırlanmaya başladı. 11-12 tane kalkınma planları hazırlandı ama özellikle 1980’den itibaren Dünya’da küreselleşmenin bütün etkilerini gösterdiği yıllardan itibaren bu planlar yapıldı. Fakat kâğıt üstünde kaldı demek abartma olmaz. 2000’li yıllardan sonra plan karşıtlığı nedeniyle Devlet Planlanma Teşkilatı, Kalkınma Bakanlığı içinde eritildi, yetkileri devredildi ve daha sonra da ortadan kaldırıldı. Artık plan yok ama farklı düzeylerde plan yapılıyor Türkiye’de. Özellikle kentler söz konusu olduğunda akla gelen ilk plan şekli, Belediyelerin yapmakta olduğu imar planlarıdır. Arsa ve arazi, imar planlarının üzerinde yapıldığı çok önemli bir doğal kaynak. Arsa miktarı artırılamayan bir şeydir. Toprak, yıllar geçiyor bir milimetre toprak oluşuyor. Jeomorfologlar açık bir şekilde bunu söylüyorlar. Bazı kimseler; öğretim üyeleri, öğrenciler hatta siyaset adamaları arsa üretmekten bahsederler. Bu çok yanlıştır. Sakın arsa üretmek demeyiniz. Arsa üretilebilen bir meta olsaydı o zaman imar planlarını uygulamak, şehirleri düzenli geliştirmek çok ucuza mal olurdu. Arsa sanki üretiliyormuş gibi izlenim veren olay ise belli bir metrekare toprak üzerinde izin verilen yapı, yüksekliği dikkate alındığı zaman sanki her katta 5000 metre arsa üretiliyormuş gibi bir izlenim ortaya çıkıyor. Burada üretilen arsa değil, mekândır. Buna mekân üretmek demek daha doğru olur. Arsa üretmek demekten kaçınmak gerekmektedir. Arsa kentsel topraktır. Parseller kentsel topraktır. Onlar üzerinden inşaata izin verilir. Arazi denildiğinde, kırsal nitelikteki toprak akla gelebilir. Onun için arsa denildiğinde, bu kentsel anlamda toprağı anlatmakta olduğu için arsa kelimesinin başına bir öneri olarak kentsel arsa demekten de kaçınınız. Arsa zaten kentsel niteliklidir diye belirttim. Başına böyle bir sıfat eklemeye gerek yoktur. Belediyeler üzerinde devletin bir vesayet yetkisi vardır. Anayasamızın 127. Maddesine göre devlet yerel yönetimler üzerinde denetim ve gözetim yetkisi uygular. Devlet bunu toplum yararını korumak üzere yapar. Bu vesayetin ölçüsünün kaçırılmaması gerekir. Bugün ayrıca Yahşihan Belediye Başkanımızla beraberdik, bir sokağa benim adımı verdi. Kendisine ve Sayın Valimize çok müteşekkirim” diye konuştu.

Prof. Dr. Kemal Görmez ise çevre kirliliğinin bireylerin yaşam biçimiyle alakalı olduğunu söyleyerek, “Çevre kirliliği dediğimiz şey geometrik olarak artıyor ve biz çevre kirliliğinde sınıfta kalmış durumdayız.  Bizim derdimiz sadece çöp, yeşil alan, çimenlere basma vb. konuları ile ilgili değil; bizim derdimiz kendi yaşam biçimimiz ile ilgilidir.  Biz aydınlanma ve ardından modernite ile birlikte insanı, bireyi de yok ettik.  Hepimiz birer mal ve hizmet tüketici konumundayız. Bana sorulursa en büyük çevre sorunu da budur.  Neden? İktisat profesörleri, iktisadı şöyle tanımlarlar: Sınırlı kaynaklarla sınırsız ihtiyaçların giderilmesi sanatıdır. Böyle bir tanım mümkün değildir. İnsanoğlunun iki temel ihtiyacı vardır. Biri beslenme, diğeri de üremedir. Diğer ihtiyaçların hepsi üretilmiştir. Temel ihtiyaçlar dışındaki durumları, Kapitalizm ihtiyaç haline getirmektedir. Kapitalizm; silah satmak için savaş çıkarıyor, ilacını satmak hastalık yayıyor. Bizler, aydınlanma paradigmasının modernize yaşam biçiminden kurtulmadığımız sürece bu illetten kurtulamayız. Bunları da bireysel olarak yapamayız. Ya topluca mevcut tüketim kültürünü yok eden organik bir dünya görüşüne döneceğiz ya da böyle devam edeceğiz” dedi.

Etkinlik soru-cevap kısmının ardından, konuklara plaketlerinin verilmesiyle sona erdi.