Aliya’nın Komutanı Şerif Patkoviç
Üniversitemize Konuk Oldu
1992-1995
yılları arasında yaşanan Bosna Savaşı’nın önemli isimlerinden emekli Tuğgeneral
Şerif Patkoviç Üniversitemizde ‘Aliya İzzetbegoviç ve Özgürlük Mücadelesi ‘
konulu konferans verdi. İnsan Hak ve Hürriyetleri Topluluğu tarafından Yahya
Kemal Salonunda düzenlenen konferansa öğrencilerimiz başta olmak üzere akademik
ve idari personelimiz yoğun ilgi gösterdi.
Kuranı Kerim tilaveti ile başlayan
programın açılış konuşmasını yapan İnsan Hak ve Hürriyetleri Topluluğu Başkanı Fatih
Altıparmak, “Bugün burada dünya tarihinin gördüğü en büyük katliamlardan ve o
katliamlara karşı verilen en büyük mücadelelerden biri olan Bosna savaşını ve
bu mücadelenin baş kahramanı Aliya İzzetbegoviç’i anmak için toplandık. Hz. Ali
(ra) ‘Zulmü engelleyemiyorsanız en azından onu herkese duyurun’ diyor. Bugün
Müslümanlar olarak tek yapabildiğimiz maalesef bu zulmü duyurabilmek fakat
zulmün hüküm sürdüğü bu çağda daha fazlasını yapmak ve gerekirse rahatımızdan
vazgeçmek zorundayız” dedi.
Açılış
konuşmasının ardından Aliya İzzetbegoviç’in ziyaret ettiği askerlerin dönemin
Bosna Ordusu 7. Müslüman Tugay Komutanı Şerif Patkoviç öncülüğünde tekbir
getirdiği video izlendi.
Video
gösteriminin ardından konuşan Şerif Patkoviç,
Böyle programlar düzenlenmesi biz Bosna-Herseklileri çok memnun ediyor.
Bizler 24-25 yaşında iken Balkanlar’da Bosna’da yeni tarihi yazan insanlarla
beraber olma ve onlarla birlikte mücadele verme şansımız oldu. Bizler Allah’a
inanıyoruz, Resulullah Efendimizin (sav) yolundayız ve dinimiz için mücadele
ediyoruz. Bizim rahmetli Cumhurbaşkanımız Aliya İzzetbegoviç hayatını o yola
feda etti. O savaşın hedefi Balkanlarda küçük, Müslüman bir halk olan Boşnakları yok etmekti. Ne yazık
ki bazı insanlar sadece Müslüman ismi taşıdıkları için hayatını kaybetti. Savaş
döneminin en kısa özeti budur” dedi.
Aliya’ya Neden
Güvendik?
Şerif
Patkoviç, Boşnaklar için Aliya İzzetbegoviç’in neden önemli birisi olduğuna
değinerek “1992 yılında biz savaş olabileceğine ihtimal vermiyorduk. Bizim
devletimiz bağımsızlığını kazandı ve Birleşmiş Milletler de devletimizi tanıdı.
Devlet kurumları yeni yeni kuruluyordu ve resmi bir ordumuz yoktu. Ondan sonra
çok sert bir saldırıya uğradık. Müslüman ve Boşnak adını taşıyan her şeye
saldırdılar. Biz bunu bugün rahatlıkla söyleyebiliriz ki Aliya İzzetbegoviç
olmasaydı Bosna da olmazdı. Güven ailenin, devletin, her şeyin temelidir.
Boşnaklar neden Aliya İzzetbegoviç’e güvendi? Çünkü onun Bosna için mücadelesi
çok eskiden, gençlik yıllarında başladı. Fikirlerinden dolayı yıllarca
hapishanede yattı. Doğu ve Batı Arasında İslam ve İslam Deklarasyonu hapishane
yıllarında yazılmış çok önemli eserlerdir. Aliya İzzetbegoviç ve onun gibi
insanların kitaplarını sadece öğrenmemiz değil hissetmemiz de lazım. Hissetmezsek
anlamamız imkansızdır” dedi.
Kararlı
mücadelenin önemine ve gönül birliğine vurgu yapan Patkoviç, “Aliya
İzzetbegoviç bizlere ‘Mücadele et ve hakkını kazan. Kimse bize bedavadan
devletimizi, Bosna Hersek’i vermez. Kimse bizim yapmamız gereken şeyi bizim
için yapmaz’ derdi. Biz bu savaşta çok büyük bir bedel ödemek zorunda kaldık.
Kendimize bunu neden yaptığımızı sorunca Bosna’nın doğusunda yaşanan katliamlar
ve boş kalan camiler aklımıza geliyor.
Tüm kötülükler hazırlıksız zamanlarda gelir. Sayın Cumhurbaşkanımız
bizlerin her zaman sorumluluk sahibi olmasını isterdi. 1992 yılında savaş başladı ve barış için
Cumhurbaşkanımızın önüne bir çok anlaşma sundular. Barış bahanesiyle karşımıza
çıkan insanların bizlere savaş boyunca baskısı vardı. Cumhurbaşkanımız dört yıl
boyunca o insanlarla anlaşma yapmak istemedi ve o dört yıl boyunca biz çok
güzel organize olduk. Bosna-Hersek ordusunu kurduk, halkımızı silahlandırdık,
İslam alemini uyandırdık. Bosna’ya saldıranlar da savaşı kazanamayacaklarını
anladılar. 1995 yılında atağa geçerek şehir şehir bölgeleri ele geçirmeye
başladık. Bazı arkadaşlarımız ‘Komutanım
burada kalmayalım, Belgrad’a oradan İstanbul’a kadar gidelim’ dedi. Bizim
kalplerimiz bunu istiyor, bizim geleceğimiz budur. Biz bu yolu şaşırırsak
yolsuz kalırız. Biz bunu silahla yaptık belki gelecek nesillerimiz bunu masada
yapacak, savaşmadan başaracak” şeklinde konuştu.
Adil Olmayan Bir
Dünyanın Ortaya Koyduğu Anlaşma Nasıl Adil Olabilir ki?
Patkoviç, günümüzde de çok fazla tartışılan Dayton
Barış Anlaşmasına ve anlaşmanın imzalandığı döneme dair açıklamalarda da bulundu. Patkoviç, “Dayton
Barış Anlaşmasını imzaladıktan sonra rahmetli Aliya İzzetbegoviç bize bir açıklama
yaptı. Bizlere ‘Devlet olma hakkı
kazandık ve biz bunu yıllarca bekledik. Bu bizim için çok büyük bir zaferdir.
Bu barış anlaşması kesinlikle ama kesinlikle adil değildir. Bizler adil olmayan
bir dünyada yaşıyoruz. Adil olmayan bir dünyanın ortaya koyduğu anlaşma nasıl adil
olabilir ki?” dedi. Bize Hudeybiye Barış Anlaşmasından bahsetti. O anlaşmada da
haksızlık vardı, adil değildi. Hz. Muhammed’in (sav) hayatını anlatan bir filmde
Hudeybiye Anlaşmasından sonra Bilali Habeşi’nin (ra) ‘Biz bu on yıl içinde ne
kadar güçlü olabiliriz?’ dediği bir önemli bir sahne var. Biz de asker
olduğumuz için kendimizi bu süre içinde bir savaşa karşı ne kadar
hazırlayabileceğimizi düşündük. Allah’a şükürler olsun bizler Türkiye’de bir
çok kez gençlerle bir araya geldik, sohbet ettik ve bundan çok memnunuz. Biz
bunu mücadelenin bir uzantısı olarak görüyoruz. Hepimiz bu dünyada bir taş
taşıyoruz ve fazla hayale kapılmadan, yanlış yola sapmadan o taşı tam olarak
koymamız gereken yere yerleştirmeliyiz” dedi.
Program,
Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Başalan’ın Şerif Patkoviç’e plaket takdim etmesi ve
fotoğraf çekimiyle sona erdi.
