02 Nisan 2018

Peygamberler Şehri ve Medeniyetin Beşiği Kudüs

Üniversitemiz Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi Dr.Gülten Bulduker,  23-25 Mart 2018’de gerçekleştirilen II.International Congress On Social Sciences için gittiği Kudüs’te edindiği izlenimleri paylaştı.

Dr. Bulduker, ‘Peygamberler Şehri ve Medeniyetin Beşiği Kudüs’ başlıklı yazısında şu ifadelere yer verdi:

Ebû Hüreyre (ra), Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu haber vermiştir: "(İbâdet için) sadece şu üç mescide yolculuk yapılır: Mescid-i Harâm, Mescid-i Nebî ve Mescid-i Aksâ..." 

Kendimi rüyamda kutsal bir mekânda görsem bu rüyayı neye yoracağımı bilemez sevincimden uçardım. Kudüs’te gezerken ve özellikle Mescid-i Aksa’da hep bunu düşündüm: “Gerçekten yaşıyor muyum yoksa bir rüya mı bu!”

Peygamberlerin mekânı, acıların şehri Kudüs, tarihin katman katman taşına, toprağına yazıldığı şehir. Övüldüğün kadar varmışsın. Seni görmek, seni anlamak aynada insanın suretini görmesi gibi bir şeymiş meğer.

Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanlarca kutsal sayılan bu şehirde öyle uhrevî bir atmosfer var ki etkilenmemek mümkün değil. Üç günlük kısa ziyaretimde Kudüs’e doyamadım, aklım orada kaldı. Fakat Kudüs’te yaşayan peygamberlerin insanlık adına çektiği çileyi ve bu kutsal mekâna hizmet eden ecdadımızı hatırlamak da önemlidir diye düşünüyorum.

Kudüs’ü önce Hz. Ömer sulh yoluyla feth eder. Sonra Selahattin Eyyübi,  1187’de Haçlıların elinden şehrin anahtarını kan dökmeden alır. Memlükler yönetimindeki Kudüs’ü, 1516-1517’de Yavuz Sultan Selim, Osmanlı topraklarına katar. Osmanlı, bu şehrin imarına çok önem verir ve adaletle yönetir. Kanuni Sultan Süleyman’ın şehrin Halil Kapısı'na yazdırdığı "Lâ ilâhe illallah İbrahim Halilullah” lafzında üç dinin ortak atası olan bir peygamber öne çıkarılmıştır. Bu yazı farklı inanca sahip insanların huzur içinde bir arada yaşayacağını simgeler.

Osmanlı’nın fethettiği yerlerdeki su yolları, aş evleri, ibadet haneler, eğitim kurumları gibi imar ve iskan hizmetleri medeniyet algısının bir göstergesidir; Kudüs’e yaptığı hizmetler de anlatmakla bitmez. 

Kudüs’ü gezmek zaman içinde yolcuk yapmak gibi bir şeydi. Dünyada gezilmeye değer en güzel ve anlamlı sayılı şehirlerden biri desem abartmış olmam zannederim. Birçok ülkeden turistin akın akın gelip gezdiği bu şehri, en az gezenlerin Müslümanlar olduğunu da öğrendim bu arada. Gerçi gitmesek de görmesek de kalbimiz orada ama gidip görürsek aklımız da orada olur düşünüyorum.