Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim
Üyesi Dr. Ülker Şen, Üniversitemiz Nurettin Topçu Konferans Salonu’nda ‘Yurt
Dışında Yaşayan Türk Çocuklarına Türkçe Eğitimi’ konulu konferans verdi.
Konferansa akademisyenler ve öğrencilerimiz katıldı.
Türkiye’den Avrupa’ya kitlesel halde yapılan göçlerin tarihi sürecini
anlatan Dr. Şen, “Yurt dışındaki Türk varlığı dediğimiz zaman özellikle Avrupa
coğrafyasını kastediyorum ve Avrupa coğrafyasına kitlesel halde Türklerin göçü
1961’li yıllarda başladı. Bunun sebebi ise 2. Dünya Savaşı sonrasında bitap
düşmüş Avrupa’nın kendisini kalkındırma çabalarının olmasıydı. Savaştan sonra
başta Almanya olmak üzere ekonomi canlandırılmaya çalışıldı. Çıkış yolunu ise
özellikle Akdeniz ülkelerinden ucuz iş gücü almakta buldu. Türkiye de bunlardan
biriydi. Almanya bizden ilk işçi talebinde bulunan ülke oldu. Belçika, Hollanda,
İsveç, Fransa ve Avusturya da bu yolla
işçi getirmeyi denedi. Yine Türkiye ile işçi anlaşması yaptılar. Doğduğu yerde
doyamayan, şehre tutunamayan insanlar çareyi yurt dışına çıkmakta buldular.
Yurt dışına 450 kişilik ilk kafilemiz 1961 yılında İstanbul/Sirkeci Garından
gitti. Misafirlikleri kalıcı oldu. Alman Edebiyatında önemli bir yer tutan Max
Frisch şu sözü söylüyor. “Biz onlardan iş gücü istedik, onlar insan
gönderdiler.” Kalanlarla birlikte Avrupa’da Türk nüfusu oluşmaya başladı” dedi.
Avrupa’daki Türk nüfusun dini ve
kültürel farklılıklardan dolayı topluma uyumlarının biraz daha zor
gerçekleştiğini belirten Dr. Şen, “Bu uyumsuzluk içerisinde Türk çocuğunu
anlayabilmemiz gerekiyor ama baktığımız zaman farklı eğitim seviyelerinde Türk
çocuklarını görebiliyoruz. Kuşaklar arasında eğitim seviyesi günden güne
artıyor. Birinci kuşak belki okuma yazması bile olmayan kuşakken, üçüncü ve dördüncü kuşak hem Türkçeye hem de
içinde yaşadığı toplumun diline ve kültürüne hakim olan bir nesil olarak
karşımıza çıkıyor. Fransa’da ana okulundan itibaren yüksek öğretime kadar Türk öğrencimiz
var. Danimarka ve Avusturya’da da durum aynı şekilde. Bizim yurt dışındaki bu
çocuklara Türkçe öğretmemiz için bazı
yasal dayanaklara ihtiyacımız var. Onlar olmadan maalesef yapamıyoruz. Örneğin
Hollanda ile ikili anlaşmamız olmadığı için doğrudan Türkiye Cumhuriyeti olarak
orada Türkçe eğitimi veremiyoruz. Yurt dışında Türkçe’nin eğitimini iki statüde
yapabiliyoruz. Bir tanesi ana dili statüsünde Türkçe’nin öğretimi, bir diğeri
ise yabancı dil olarak Türkçe’nin öğretimi. Yabancı dil olarak Türkçe’nin
öğretimi statüsündeki hedef kitle Türk çocukları değil. Türk çocuklarıyla
birlikte Alman, Fransız, İtalyan çocukları eğitim alıyor. Onların hepsini
kapsayan bir hedef kitlesi var. Anadili statüsündeki Türkçe derslerimiz ise o
ülkenin okullarının ders programı dahilinde ya da haricinde boş olan
vakitlerinde yapılan bir ders. Okullarda yapılan derslerin adı Avrupa’da
genellikle kültür dersi, anadil dersi ya da aktivite dersi olarak geçmekte.
Çocuklar bu derslere girerek eğitim alıyorlar” şeklinde konuştu.
Program, Eğitim Fakültesi Dekan
Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi Salim Pilav’ın Dr. Ülker Şen’e plaket ve katılım
belgesi vermesiyle sona erdi.
