07 Kasım 2019

2019 Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı Etkinlikleri 25: Prof. Dr. Fuat Sezgin’in Öğrencisi Prof. Dr. Ali Dere Üniversitemizde Konferans Verdi

Üniversitemiz İslami İlimler Fakültesi tarafından Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı Etkinlikleri kapsamında Mavi Salon’da ‘Prof. Dr. Fuat Sezgin’in Hayatı ve İslam Düşüncesindeki Yeri’ konulu konferans düzenlendi. Prof. Dr. Fuat Sezgin’in öğrencisi Prof. Dr. Ali Dere’nin konuşmacı olarak yer aldığı konferansa İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mevlüt Erten, İl Müftüsü Şahin Yıldırım, akademik ve idari personelimiz ile öğrencilerimiz katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan programın açılış konuşmasını yapan İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mevlüt Erten,  Prof. Dr. Fuat Sezgin’in öğrencisi olmuş, rahle-i tedrisinden geçmiş Prof. Dr. Ali Dere’ye teşriflerinden dolayı teşekkür etti.

Prof. Dr. Ali Dere konuşmasında Prof. Dr. Fuat Sezgin’in hayatı, İslam Bilim ve Medeniyet Tarihi üzerine çalışma kararı alma süreci ve  Prof. Dr. Fuat Sezgin’in çalışma yöntem ve disiplini hakkında bilgi verdi. Mühendislik okumak üzere İstanbul’a gelen Fuat Sezgin’in, Hellmut Ritter’in bir konferansına katıldıktan sonra fikrinin değiştiğini belirten Prof. Dr. Ali Dere, “Hocamızı mühendislik okumaktan vazgeçiren tablo, o zaman diliminde  İstanbul’da ve Müslüman coğrafyada bilimsel yöntemlerle İslam Tarihi ve Medeniyeti’nin boyutlarının, ufkunun ne olduğunun yerli kaynaklarla çok iyi bilinemediğinin bir göstergesidir. Hellmut Ritter, konferansında büyük İslam matematikçilerinden bahseder ve Fuat Hocamız bunu duyduğunda  kendi ilkokul öğretmeninin ‘Müslümanlar bir şey bilmezdi, dünyanın öküzün boynuzları üzerinde olduğuna inanırlardı’ gibi sözlerini  hatırlar. Ritter’in en büyük matematikçilerin Müslümanlardan çıktığını ve somut anlamda çok önemli katkılar sağladıklarını söylemesi Fuat Sezgin Hocamızda bir şok etkisine neden oluyor ve kendisi de bu çizgiden gidip bunların ne olduğunu öğrenmek istiyor. Bu nedenle Hocamız Ritter’in de görevli olduğu Arap-Fars Filolojisine kaydını yaptırıyor.  Hocamızın bu aşamada öncelikli öğrendiği şey yöntemdir. Zira Batı gelenekleri kendilerini bir yöntem içinde ifade etmiştir. Ele alacağınız durumun yöntemi son derece önemlidir. Ritter, yöntem olarak filolojik yani dil ve tarih araştırma yöntemi üzerinden, İslam dünyasını ve kaynaklarını araştırmış, incelemiş bir akademisyen ve araştırmacıdır. Bu durum Fuat Sezgin Hocamızı yöntem ve çalışma disiplini konularında etkilemiştir. Bu ikisi olduğunda akademik alanda ilerlemek, kalıcı eserler ortaya koymak ancak mümkün olabilmektedir. Ritter, Hocamız daha lisans talebesiyken Hocamıza  günde kaç  saat çalıştığını sorar. Hocamız 14 saat çalıştığını söyleyince Ritter, ‘14 saatte bir şey olamazsın’ der. Hocamız temposunu yükseltir 16 saat çalışmaya başladığını söyleyince Ritter, ‘ Neyse, belki bir şey olursun’ der ” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Ali Dere Prof. Dr. Fuat Sezgin’in sadece Türkiye’ye ve İslam dünyasına değil, dünyaya zengin bir miras bıraktığını belirterek, İslam araştırmaları ve bilim tarihi araştırmaları konusunda dünyada herkesin tanıdığı bir isim olduğunu belirtti. Prof. Dr. Fuat Sezgin’in doktora tezi olan ve 1956 yılında yayımlanan ‘Buhari’nin Kaynakları’ adlı  eserinin yazıldığı dönemde yeterli ilgiyi görmediğini ifade eden Prof. Dr. Ali Dere, bu eserin perspektif olarak başta bütün Temel İslam Bilimleri olmak üzere bir literatür tarihinin başlangıcı, işleyişi ve bunların iç meselelerinin nasıl çözüleceğine dair güzel bir başlangıç eseri olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Ali Dere, Prof. Dr. Fuat Sezgin’in uzun yıllar süren araştırmalar sonucu hazırladığı 17 ciltlik başyapıtı ‘Geschichte Des Arabischen Schrifttums’u (Arap-İslam Bilimleri Tarihi) işaret ederek bu eserle Fuat Sezgin’in İslam’ın bir medeniyet olduğunu, ‘İslam’ dendiğinde sadece dini ilimlerin anlaşılamayacağını, ecdadımızın tıptan eczacılığa, felsefeye, matematiğe ve daha pek çok ilim dallarıyla uğraştıklarını bize gösterdiğini, Fuat Sezgin’in Müslüman coğrafyaya tarihteki başarılarını ve çalışmalarını tekrar etme öz güvenini yerleştirmeye çabaladığını belirtti.

Program Dekanımız Prof. Dr. Mevlüt Erten’in Prof. Dr. Ali Dere’ye plaket vermesiyle sona erdi.