Üniversitemiz İslami İlimler Fakültesi
tarafından Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı Etkinlikleri kapsamında Mavi Salon’da ‘Prof.
Dr. Fuat Sezgin’in Hayatı ve İslam Düşüncesindeki Yeri’ konulu konferans
düzenlendi. Prof. Dr. Fuat Sezgin’in öğrencisi Prof. Dr. Ali Dere’nin konuşmacı
olarak yer aldığı konferansa İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mevlüt
Erten, İl Müftüsü Şahin Yıldırım, akademik ve idari personelimiz ile
öğrencilerimiz katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan programın
açılış konuşmasını yapan İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mevlüt
Erten, Prof. Dr. Fuat Sezgin’in öğrencisi
olmuş, rahle-i tedrisinden geçmiş Prof. Dr. Ali Dere’ye teşriflerinden dolayı
teşekkür etti.
Prof. Dr. Ali Dere konuşmasında Prof. Dr.
Fuat Sezgin’in hayatı, İslam Bilim ve Medeniyet Tarihi üzerine çalışma kararı
alma süreci ve Prof. Dr. Fuat Sezgin’in
çalışma yöntem ve disiplini hakkında bilgi verdi. Mühendislik okumak üzere
İstanbul’a gelen Fuat Sezgin’in, Hellmut Ritter’in bir konferansına katıldıktan
sonra fikrinin değiştiğini belirten Prof. Dr. Ali Dere, “Hocamızı mühendislik
okumaktan vazgeçiren tablo, o zaman diliminde
İstanbul’da ve Müslüman coğrafyada bilimsel yöntemlerle İslam Tarihi ve
Medeniyeti’nin boyutlarının, ufkunun ne olduğunun yerli kaynaklarla çok iyi
bilinemediğinin bir göstergesidir. Hellmut Ritter, konferansında büyük İslam
matematikçilerinden bahseder ve Fuat Hocamız bunu duyduğunda kendi ilkokul öğretmeninin ‘Müslümanlar bir
şey bilmezdi, dünyanın öküzün boynuzları üzerinde olduğuna inanırlardı’ gibi
sözlerini hatırlar. Ritter’in en büyük
matematikçilerin Müslümanlardan çıktığını ve somut anlamda çok önemli katkılar
sağladıklarını söylemesi Fuat Sezgin Hocamızda bir şok etkisine neden oluyor ve
kendisi de bu çizgiden gidip bunların ne olduğunu öğrenmek istiyor. Bu nedenle
Hocamız Ritter’in de görevli olduğu Arap-Fars Filolojisine kaydını
yaptırıyor. Hocamızın bu aşamada
öncelikli öğrendiği şey yöntemdir. Zira Batı gelenekleri kendilerini bir yöntem
içinde ifade etmiştir. Ele alacağınız durumun yöntemi son derece önemlidir. Ritter,
yöntem olarak filolojik yani dil ve tarih araştırma yöntemi üzerinden, İslam
dünyasını ve kaynaklarını araştırmış, incelemiş bir akademisyen ve
araştırmacıdır. Bu durum Fuat Sezgin Hocamızı yöntem ve çalışma disiplini
konularında etkilemiştir. Bu ikisi olduğunda akademik alanda ilerlemek, kalıcı
eserler ortaya koymak ancak mümkün olabilmektedir. Ritter, Hocamız daha lisans
talebesiyken Hocamıza günde kaç saat çalıştığını sorar. Hocamız 14 saat
çalıştığını söyleyince Ritter, ‘14 saatte bir şey olamazsın’ der. Hocamız
temposunu yükseltir 16 saat çalışmaya başladığını söyleyince Ritter, ‘ Neyse, belki
bir şey olursun’ der ” şeklinde konuştu.
Prof.
Dr. Ali Dere Prof. Dr. Fuat Sezgin’in sadece Türkiye’ye ve İslam dünyasına
değil, dünyaya zengin bir miras bıraktığını belirterek, İslam araştırmaları ve
bilim tarihi araştırmaları konusunda dünyada herkesin tanıdığı bir isim
olduğunu belirtti. Prof. Dr. Fuat Sezgin’in doktora tezi olan ve 1956 yılında
yayımlanan ‘Buhari’nin Kaynakları’ adlı eserinin yazıldığı dönemde yeterli ilgiyi
görmediğini ifade eden Prof. Dr. Ali Dere, bu eserin perspektif olarak başta
bütün Temel İslam Bilimleri olmak üzere bir literatür tarihinin başlangıcı,
işleyişi ve bunların iç meselelerinin nasıl çözüleceğine dair güzel bir başlangıç
eseri olduğunu söyledi.
Prof.
Dr. Ali Dere, Prof. Dr. Fuat Sezgin’in uzun yıllar süren araştırmalar sonucu
hazırladığı 17 ciltlik başyapıtı ‘Geschichte Des Arabischen Schrifttums’u (Arap-İslam
Bilimleri Tarihi) işaret ederek bu eserle Fuat Sezgin’in İslam’ın bir medeniyet
olduğunu, ‘İslam’ dendiğinde sadece dini ilimlerin anlaşılamayacağını,
ecdadımızın tıptan eczacılığa, felsefeye, matematiğe ve daha pek çok ilim
dallarıyla uğraştıklarını bize gösterdiğini, Fuat Sezgin’in Müslüman coğrafyaya
tarihteki başarılarını ve çalışmalarını tekrar etme öz güvenini yerleştirmeye
çabaladığını belirtti.
Program
Dekanımız Prof. Dr. Mevlüt Erten’in Prof. Dr. Ali Dere’ye plaket vermesiyle sona
erdi.







