15 Aralık 2023

Üniversitemizde “Türkiye'nin Ortadoğu Siyaseti ve İsrail Sorunu” Konulu Konferans Yapıldı

İnsan Hak ve Hürriyetleri Topluluğu ve Araştırma-Geliştirme (AR-GE) Topluluğu iş birliğiyle Üniversitemiz Mavi Salon’da “Türkiye'nin Ortadoğu Siyaseti ve İsrail Sorunu” konulu konferans yapıldı.

Ankara Medipol Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kudret Bülbül’ün konuşmacı olarak yer aldığı etkinliğe Rektörümüz Prof. Dr. Ersan Aslan, Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Mehmet Başalan, dekanlarımız, meslek yüksekokulu müdürlerimiz, akademik ve idari personelimiz ile öğrencilerimiz katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan program, Rektörümüz Prof. Dr. Ersan Aslan’ın açılış konuşması ile devam etti. Rektörümüz Prof. Dr. Ersan Aslan, “Hepiniz etkinliğimize hoş geldiniz. Önemli bir konuda bilgilerini bizlerle paylaşmak üzere gelen değerli bir hocamızı, Prof. Dr. Kudret Bülbül’ü Üniversitemizde ağırlıyoruz. 1993 yılında Kırıkkale Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak göreve başlayan Kudret Hocamız, 30 yıldır Üniversitemizle ve şehrimizle bağlarını sürdürmektedir. Hocamız, bugün Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerle ilgili ufuk açıcı bir değerlendirme yapacak. Hepimiz adına faydalı olmasını dilerim. En batısından en doğusuna kadar İslam coğrafyasının farklı yerlerinde en uç seviyede zulümler yapılmaktadır. Doğu Türkistan, Hindistan, Ortadoğu, Afrika ve daha bir çok bölgede sıkıntılar yaşanıyor. Şu anda Filisitin’de, Gazze’de yapılan zulümler ve dünyanın genel sessizliği de bunu perçinledi. Neyse ki az da olsa çocukların, kadınların, hastaların katledilmesine ‘yeter’ denmeye başlandı. Gazze’de zulüm yapan Siyonistler, geçmişte yaşanan olayları ve Yahudilere yapılan yardımları unutmuş gibi görünüyor. 16. yüzyılın başında Endülüs’te Müslümanların ve Yahudilerin “Ya ateş ya Hristiyanlık” tehdidi ile yüz yüze kaldıkları bir ortamda Sultan II. Bayezid, Müslümanları ve Yahudileri Cezayir ve İstanbul’a taşıdı. 2. Dünya Savaşı’nda da katliama uğrayan Yahudilere Türkiye Cumhuriyeti’nin kucak açtığını görüyoruz. Maalesef bu tarihi unutan insanlar, kendilerine yapılan zulmün ötesinde bir zulmü başka insanlara yapıyorlar. Sizler, geçmişte ve bugün yaşanan olayların farkında olun ve unutmayın. Olayın başından beri tavrını insan haklarının yanında koyan tek bir devlet var. O da bizim devletimizdir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, inancı ne olursa olsun dünyadaki  tüm mazlumlara kucak açmaya çalışan, yardım eden bir devlettir. Sayın Cumhurbaşkanımız, sadece kendi insanımız için değil dünyadaki tüm ihtiyaç sahipleri için üreteceğimizi, insanlığa katkı sağlayacağımızı ifade ediyor. Siz gençler de milletimizin tarihte yaptığı insanı merkeze alan, insani değerleri yücelten gurur verici çalışmalarını devam ettireceksiniz. Tüm şehitlerimize ve orada şehit olan kardeşlerimize Allah’tan rahmet dilerim. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum” dedi.

Program, Prof. Dr. Kudret Bülbül’ün “Türkiye'nin Ortadoğu Siyaseti ve İsrail Sorunu” konulu konferansı ile devam etti.

Prof. Dr. Kudret Bülbül, konuşmasında, “Sayın Rektörüm ve sevgili öğrenciler, hepinizi muhabbetle selamlıyorum. Bu nazik davet için Üniversitemize teşekkür ediyorum. Meslek hayatıma burada başlamam sebebiyle Kırıkkale Üniversitesi’nin benim nazarımda ayrı bir yeri var. Burayı bir ata yurdu gibi görüyorum. Bugün sizlerle Türkiye, Ortadoğu, siyaset, İsrail ve sorun kavramları üzerinden konuşmamızı gerçekleştireceğiz. Türkiye, Edirne’den Artvin’e bir toprak parçası olarak tanımlanabilir ancak bu gibi bir tanım Türkiye için yapılabilecek en yetersiz tanımlardan biridir. Türkiye’nin kültür ve medeniyet sınırları, siyasal sınırlarının fersah fersah ötesindedir. Örneğin Mısır’a ya da Balkanlara gittiğinizde bunu fark edersiniz. Türkiye, tarihinde olduğu gibi bugün de sığınılan, yardım talep edilen bir ülkedir. Hamas tarafından esir tutulan İsraillilerin aileleri, Cumhurbaşkanımız Erdoğan'dan yardım istedi. Rusya ile doğalgaz krizi yaşayan Moldovalılar, sorunun çözümü için Türkiye’den yardım talep etti. Bu örnekler bizlere  Türkiye’nin kültür ve medeniyet sınırlarının, siyasal sınırlarının çok ötesinde olduğunu göstermektedir. Ancak bazılarımıza göre Ortadoğu, Meksika kadar uzak görülüyor. Çünkü yakın coğrafyalarımıza başkalarının fikir ve kavramlarına göre bakarsak uzak görürüz. Ortadoğu kavramı ‘Ortadoğu çıkmazı’, ‘Ortadoğu bataklığı’, ‘Ortadoğu’da ne işimiz var? O bataklığa girmeyelim’ vs. gibi olumsuz ifadelerle anılıyor. Peki Avrupa ve ABD böyle mi düşünüyor? Hayır. Onlar her gün Ortadoğu’nun göbeğinde cirit atıyorlar. Oysa Ortadoğu 1516 yılından bu yana yönettiğimiz, dünkü Türkiye’nin bir parçasıdır. Çünkü o bölgeler tarihte Türkiye olarak, bizim bir parçamız olarak anılıyordu. Alman Prensi Bismark siyaseti, ‘mümkün olanın sanatı’ olarak tanımlar. Bu tanımı severim ama içeriğine katılmam. Keşke mümkün olanı en estetik şekilde arasaydık. Keşke siyaset böyle olsaydı. Gazze’de İsrail’in irrasyonel tepkileri, talepleri mümkün bir şey mi? Mümkün ve insani değil. Bismark’ın tanımının gerçekçi olmadığını görüyoruz. İsrail’in, sınırlarının nerede başladığı ve bittiği ile ilgili resmi bir çerçevesi yok. Kendilerince, zamanla Türkiye’nin güneydoğusunu içine alacak şekilde bir siyasal sınır öngörüyorlar. İsrail’in bugünün dünyasındaki çağrışımına bakacak olursak, soykırım, baskı, zulüm ve dünyayı esir alma çağrışımlarını görmekteyiz. Filistin’de insanlara zulüm edenler dışında kimse İsrail’le anılmak ve vatandaşı olmak istemez. Zulüm üzerine bir düzen sürdürülemez. Küresel emperyalistlerin dünyada rahatça at koşturmamaları için ne yapmalıyız? Bayrak nerede düştüyse oradan kalkar. Yöneticilerimiz başta olmak üzere hepimizin destek vermek istediği bir Türkiye Yüzyılı meselesi var. Türkiye Yüzyılı, Türkiye’nin rehberlik ettiği ama insaf, vicdan ve ahlak sahibi dünyadaki bütün ülkelerin bu koalisyonun içerisinde yer aldığı, insanlık için ortak bir dert taşıyan adalet eksenli bir hareketin adıdır. Buna ne kadar katkı yapar ve gelecek nesillere aktarırsak Doğu Türkistan’da da, Myanmar’da da, Eritre’de de ve tabii ki Filistin’de de inşallah bir gün adalet hakim olur” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Kudret Bülbül, konferans sonrasında öğrencilerimizin sorularını cevapladı.

Rektörümüz Prof. Dr. Ersan Aslan, verdiği değerli bilgiler sebebiyle Prof. Dr. Kudret Bülbül’e teşekkür ederek Çeşnigir Köprüsü’nün resmedildiği çini tablo hediye etti. Program, günün anısına fotoğraf çektirilmesi ile sona erdi.