İnsan Hak ve
Hürriyetleri Topluluğu ve Araştırma-Geliştirme (AR-GE) Topluluğu iş birliğiyle
Üniversitemiz Mavi Salon’da “Türkiye'nin Ortadoğu Siyaseti ve İsrail Sorunu”
konulu konferans yapıldı.
Ankara Medipol
Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kudret
Bülbül’ün konuşmacı olarak yer aldığı etkinliğe Rektörümüz Prof. Dr. Ersan
Aslan, Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Mehmet Başalan, dekanlarımız, meslek yüksekokulu müdürlerimiz, akademik ve idari personelimiz
ile öğrencilerimiz katıldı.
Saygı duruşu ve
İstiklal Marşı ile başlayan program, Rektörümüz Prof. Dr. Ersan Aslan’ın açılış
konuşması ile devam etti. Rektörümüz Prof. Dr. Ersan Aslan, “Hepiniz
etkinliğimize hoş geldiniz. Önemli bir konuda bilgilerini bizlerle paylaşmak
üzere gelen değerli bir hocamızı, Prof. Dr. Kudret Bülbül’ü Üniversitemizde
ağırlıyoruz. 1993 yılında Kırıkkale Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak
göreve başlayan Kudret Hocamız, 30 yıldır Üniversitemizle ve şehrimizle
bağlarını sürdürmektedir. Hocamız, bugün Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerle
ilgili ufuk açıcı bir değerlendirme yapacak. Hepimiz adına faydalı olmasını
dilerim. En batısından en doğusuna kadar İslam coğrafyasının farklı yerlerinde
en uç seviyede zulümler yapılmaktadır. Doğu Türkistan, Hindistan, Ortadoğu,
Afrika ve daha bir çok bölgede sıkıntılar yaşanıyor. Şu anda Filisitin’de,
Gazze’de yapılan zulümler ve dünyanın genel sessizliği de bunu perçinledi.
Neyse ki az da olsa çocukların, kadınların, hastaların katledilmesine ‘yeter’
denmeye başlandı. Gazze’de zulüm yapan Siyonistler, geçmişte yaşanan olayları
ve Yahudilere yapılan yardımları unutmuş gibi görünüyor. 16. yüzyılın başında
Endülüs’te Müslümanların ve Yahudilerin “Ya ateş ya Hristiyanlık” tehdidi ile
yüz yüze kaldıkları bir ortamda Sultan II. Bayezid, Müslümanları ve Yahudileri Cezayir
ve İstanbul’a taşıdı. 2. Dünya Savaşı’nda da katliama uğrayan Yahudilere
Türkiye Cumhuriyeti’nin kucak açtığını görüyoruz. Maalesef bu tarihi unutan
insanlar, kendilerine yapılan zulmün ötesinde bir zulmü başka insanlara
yapıyorlar. Sizler, geçmişte ve bugün yaşanan olayların farkında olun ve
unutmayın. Olayın başından beri tavrını insan haklarının yanında koyan tek bir
devlet var. O da bizim devletimizdir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, inancı ne
olursa olsun dünyadaki tüm mazlumlara
kucak açmaya çalışan, yardım eden bir devlettir. Sayın Cumhurbaşkanımız, sadece
kendi insanımız için değil dünyadaki tüm ihtiyaç sahipleri için üreteceğimizi,
insanlığa katkı sağlayacağımızı ifade ediyor. Siz gençler de milletimizin
tarihte yaptığı insanı merkeze alan, insani değerleri yücelten gurur verici
çalışmalarını devam ettireceksiniz. Tüm şehitlerimize ve orada şehit olan
kardeşlerimize Allah’tan rahmet dilerim. Hepinizi sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum” dedi.
Program, Prof. Dr.
Kudret Bülbül’ün “Türkiye'nin Ortadoğu Siyaseti ve İsrail Sorunu” konulu
konferansı ile devam etti.
Prof. Dr. Kudret Bülbül,
konuşmasında, “Sayın Rektörüm ve sevgili öğrenciler, hepinizi muhabbetle
selamlıyorum. Bu nazik davet için Üniversitemize teşekkür ediyorum. Meslek
hayatıma burada başlamam sebebiyle Kırıkkale Üniversitesi’nin benim nazarımda
ayrı bir yeri var. Burayı bir ata yurdu gibi görüyorum. Bugün sizlerle Türkiye,
Ortadoğu, siyaset, İsrail ve sorun kavramları üzerinden konuşmamızı
gerçekleştireceğiz. Türkiye, Edirne’den Artvin’e bir toprak parçası olarak
tanımlanabilir ancak bu gibi bir tanım Türkiye için yapılabilecek en yetersiz
tanımlardan biridir. Türkiye’nin kültür ve medeniyet sınırları, siyasal
sınırlarının fersah fersah ötesindedir. Örneğin Mısır’a ya da Balkanlara
gittiğinizde bunu fark edersiniz. Türkiye, tarihinde olduğu gibi bugün de
sığınılan, yardım talep edilen bir ülkedir. Hamas tarafından esir tutulan
İsraillilerin aileleri, Cumhurbaşkanımız Erdoğan'dan yardım istedi. Rusya ile
doğalgaz krizi yaşayan Moldovalılar, sorunun çözümü için Türkiye’den yardım
talep etti. Bu örnekler bizlere Türkiye’nin kültür ve medeniyet sınırlarının, siyasal
sınırlarının çok ötesinde olduğunu göstermektedir. Ancak bazılarımıza göre
Ortadoğu, Meksika kadar uzak görülüyor. Çünkü yakın coğrafyalarımıza
başkalarının fikir ve kavramlarına göre bakarsak uzak görürüz. Ortadoğu kavramı
‘Ortadoğu çıkmazı’, ‘Ortadoğu bataklığı’, ‘Ortadoğu’da ne işimiz var? O
bataklığa girmeyelim’ vs. gibi olumsuz ifadelerle anılıyor. Peki Avrupa ve ABD
böyle mi düşünüyor? Hayır. Onlar her gün Ortadoğu’nun göbeğinde cirit
atıyorlar. Oysa Ortadoğu 1516 yılından bu yana yönettiğimiz, dünkü Türkiye’nin
bir parçasıdır. Çünkü o bölgeler tarihte Türkiye olarak, bizim bir parçamız
olarak anılıyordu. Alman Prensi Bismark siyaseti, ‘mümkün olanın sanatı’ olarak
tanımlar. Bu tanımı severim ama içeriğine katılmam. Keşke mümkün olanı en
estetik şekilde arasaydık. Keşke siyaset böyle olsaydı. Gazze’de İsrail’in
irrasyonel tepkileri, talepleri mümkün bir şey mi? Mümkün ve insani değil.
Bismark’ın tanımının gerçekçi olmadığını görüyoruz. İsrail’in, sınırlarının
nerede başladığı ve bittiği ile ilgili resmi bir çerçevesi yok. Kendilerince,
zamanla Türkiye’nin güneydoğusunu içine alacak şekilde bir siyasal sınır
öngörüyorlar. İsrail’in bugünün dünyasındaki çağrışımına bakacak olursak, soykırım,
baskı, zulüm ve dünyayı esir alma çağrışımlarını görmekteyiz. Filistin’de
insanlara zulüm edenler dışında kimse İsrail’le anılmak ve vatandaşı olmak
istemez. Zulüm üzerine bir düzen sürdürülemez. Küresel emperyalistlerin dünyada
rahatça at koşturmamaları için ne yapmalıyız? Bayrak nerede düştüyse oradan
kalkar. Yöneticilerimiz başta olmak üzere hepimizin destek vermek istediği bir
Türkiye Yüzyılı meselesi var. Türkiye Yüzyılı, Türkiye’nin rehberlik ettiği ama
insaf, vicdan ve ahlak sahibi dünyadaki bütün ülkelerin bu koalisyonun
içerisinde yer aldığı, insanlık için ortak bir dert taşıyan adalet eksenli bir
hareketin adıdır. Buna ne kadar katkı yapar ve gelecek nesillere aktarırsak
Doğu Türkistan’da da, Myanmar’da da, Eritre’de de ve tabii ki Filistin’de de
inşallah bir gün adalet hakim olur” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Kudret Bülbül,
konferans sonrasında öğrencilerimizin sorularını cevapladı.
Rektörümüz Prof. Dr.
Ersan Aslan, verdiği değerli bilgiler sebebiyle Prof. Dr. Kudret Bülbül’e
teşekkür ederek Çeşnigir Köprüsü’nün resmedildiği çini tablo hediye etti.
Program, günün anısına fotoğraf çektirilmesi ile sona erdi.














